Doç. Dr. Murat Doğan’dan bir başarı daha!
Fakültemiz öğretim üyelerinden Murat Doğan Gıda Mühendisliğine ek olarak Turizm – Gastronomi ve Mutfak Sanatları alanında da Doçentlik unvanı aldı.
Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sebebiyle hem toplumsal hem sosyal hem ekonomik hem kültürel alanda yeni ve farklı çözümlerle karşılaşmaktayız. Tüm dünyanın pandemiyi çok boyutlu olarak değerlendirip salgınla baş etmede yeni çözümler üretmek durumunda kaldığını gözlemliyoruz. Salgının negatif etkilerini her alanda görmek mümkün. Covid-19 önlemleri kapsamında tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da yeni ve koruyucu önlemler alınmış durumda. Alışık olmadığımız pratikleri deneyimlememize sebep olan Covid-19 küresel salgınını sanat eğitimi açısından değerlendiren Doç. Metin Kuş, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Pandeminin güncel etkileri nedeniyle grafik tasarım alanlarında evden çalışma (home office) ve bir ajansa bağlı olmadan (freelance) çalışma türlerinin yaygınlık kazanacağını öngörmek mümkün. Bu çalışma yöntemleri pandemi öncesi de bazı tasarımcılar tarafından tercih edilen yöntemlerdi. Pandemi öncesinde de iletişim teknolojileri ve dijital gelişmeler bunu mümkün kılmıştı ama güncel gelişmeler evden çalışmayı neredeyse zorunlu hale getirince bu çalışma türleri yaygınlaştı. Bu yaygınlaşmanın global ölçekte olması hem tasarımcıları hem de tasarım ihtiyacı olanları daha geniş platformlarda araştırmaya ve buluşturmaya teşvik etti. Bireylerin ve toplumların yaşamlarında alışkanlıklar kolay değişmiyor. Ancak zorunluluklar nedeniyle denenen ve daha geniş imkanlar sunan günümüz iletişim teknolojilerinin daha yaygın kullanımının, alışkanlık ve yaşam rutinlerine dönüşmesi bu sürecin artık pandemi öncesinden farklı paradigmalara dönüşebileceğinin göstergeleri sayılabilir.. Bu süreç zaten öngörülen bir şeydi ama pandemi bu süreci hiçbir şekilde beklenmediği kadar hızlandırdı ve neredeyse zorunlu hale getirdi.
Küresel salgın sebebiyle üniversitelerdeki eğitimin fiziki şartlarının değiştiğine tanık olduk ve oluyoruz. Bu bağlamda uygulamalı derslerin yapılabilme ortamlarının oluşmasını sağlayabilmek adına ne gibi çözüm önerileri düşünüyorsunuz?
Genel olarak sanat eğitiminin, -sanatın kendi doğasından kaynaklanan nedenlerden dolayı- yüz yüze yapılması zorunludur. Bu durumun ilkesel olarak değişebilmesi mümkün ve gerekli değildir. Ancak dijital iletişim olanakları bu gerekli olan yüz yüze eğitimin tamamlayıcısı olarak, öğrencinin kendi ortamında verilen çalışmaları etüt ederken sıklıkla ihtiyaç duyduğu, çalışmasının geldiği aşamayı online olarak hocasına gösterip eleştiri alabilme olanağı sağlaması sanatsal eğitim sürecinde daha önceden olmayan ve çok gerekli olan bir ihtiyaçtı. Dolayısıyla pandemi sonrası, uygulamalı dersler, yine bu derslerin doğal yapılma ortamı olan atölyelerde yapılırken ders sonrası için verilen çalışmalarda öğrenci çalışmasının geldiği aşamayı, hocasına yaygın iletişim imkanlarını kullanarak ulaştırıp eleştiri, düzeltme ve yönlendirmeler alabilecek. Bu artık mümkün ve bu uygulamalı ders sürelerini sadece ders süresiyle kısıtlı olmaktan çıkararak çok daha geniş bir zaman aralığına yayıyor. Bu öğrenciye çok daha etkili öğrenme, zamanı verimli kullanma olanakları sağlarken hocanın da anlattıklarını pekiştirebilme ve öğrenciyi ders dışı zamanlarda da gelişimini gözlemleyebilme olanakları sağlayacaktır.
Online ders yapma eğiliminin hızlanması ile birçok dersin çevrimiçi olarak yapılmakta olduğu gerçeğine ek olarak, yüz yüze eğitime geçildiği takdirde kriterlere uyan derslerin teorilerinin online olarak yapılmasının, uygulama için daha çok fiziksel mekan ve zaman ayrılabilmesine olanak tanıyacağını düşünüyor musunuz?
Uygun derslerin online yapılabilmesi veya bazı derslerin teorik kısımlarının online yapılabilmesi okulların bünyesinde bulunan uygulama alanlarında daha geniş çalışma alanları oluşturulması olanağını da beraberinde getirecektir. Güzel sanatlar eğitimi için bu önemli bir fırsat olarak görünmektedir. Teorik dersleri online olarak yapabilen öğrencilerin gidiş geliş için harcadıkları zamanları da uygulama sürelerine katması diğer önemli bir avantaj olarak görülebilir.
Pandeminin, sanat eğitimindeki negatif etkilerini bir kenara bırakacak olursak küresel anlamda coğrafya ya da fiziksel uzaklık gibi kavramları ortadan kaldırması konusundaki görüşleriniz nelerdir? Fiziksel uzaklık kavramının ortadan kalkması eğitim alanına ne gibi yenilikler ve katkılar sağlayacaktır?
Sanat alanları, insanların ve toplumların kritik dönüşüm zamanlarında yeni durumlara en hızlı uyum sağlayabilen ve yeni ifade olanakları oluşturan alanlardır. Bu, günümüz için de geçerlidir. Sanat ve tasarım alanlarının, doğal olarak bu günün koşullarının da en etkili ifadelerini oluşturmak gibi bir misyonu vardır. Bu alanlarda faaliyet gösterecek insanları yetiştiriyor olmak, yeni koşulların yeni olanaklarını farkederek bu amaçlar için bu olanaklardan en verimli şekilde yararlanmaktır. Örnek olarak, alanda bulunan ve öğrencilere yararlı olabileceği düşünülen insanların online olarak derslere davet edilebilmesi olanağı gösterilebilir. Bu uygulamaların önümüzdeki zamanlarda yaygınlaşacağı beklenebilir. Fiziki mesafelerin sorun oluşturmayacağı bu davetler de eğitim sürecinin kalitesini artıran başka heyecan verici boyutu olacaktır. Diğer bir olanak da sanat ve tasarım alanlarının olmazsa olmazı olan sergileme ve yapılan sergileri takip etme platformlarının bu süreçte hızla yaygınlaşmasıdır. Grafik tasarımı alanı açısından bakıldığında bu mecrada sergilemelerin yoğunlaşacağı beklenebilir.
Hazırlayan: Arş. Gör. Zeynep Abacı