Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr


 Tarihin gidişatını yalnızca savaşlar mı değiştirir? Yoksa bir sebze de değiştirebilir mi?

İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekan yardımcısı ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan’ın Yemek Zevki Dergisi'nde yeni makalesi yayımlandı.
Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan’ın Yemek Zevki Dergisi’ndeki yeni makalesi “Tarihin gidişatını yalnız savaşlar mı değiştirir? Yoksa bir sebze de değiştirebilir mi?" başlığıyla yer aldı. Doğan, yazısında sebzeler ve sebzelerin eski dönemlerde siyasi ve sanayi tarihin değişimine olan etkisini ele almıştır.

Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan;

Okullarda tarih dersi almayanımız yoktur. Çoğunluğumuz benim gibi tarihi ilginç bulmuş ve sevmiştir. Size şimdi şunu sormak isterim. Bir sebze tarihin gidişatını değiştirebilir mi? Evet dersem size, bana “saçmalama hocam” dediğinizi duyar gibiyim.

Böyle düşünme nedeniniz sizce nedir? O zaman şunu söylemekte yarar var. Bizim bildiğimiz klasik tarih anlatımı savaşlar üzerinden şekillenmektedir. Evet, aslında günümüzde tarihi, yıkılan veya kurulan imparatorluklar ve krallıklar üzerinden anlamaya çalışırız. Benim gibi yemek, gıda, beslenme ve gastronomi perspektifinden bakanlar için bu bakış açısı yeterli değil.

İddialı bir söz söyleyeceğim şimdi. Tarihçiler bana kızmasın. Evet, bir kök bitkisi düşünün, bu küçük yumru dünyayı değiştirmeye muktedir olmuş. Bu bitki patates.

Patatesin yeni dünyadan eski dünyaya nasıl taşındığına dair birçok söylenti vardır. Amerika kıtasından Avrupa kıtasına gitmekte olan Armada isimli bir gemi batar ve İrlanda sahillerine patatesler vurur. İrlandalılar bunları yetiştirir. Bir diğeri ise Sir Francis Drake adında bir İngiliz soylusu mucize yumruyu Avrupa’ya getirip yetiştirmiştir. En akla yatkın olanı ise Clusius, Banlin ve Culpeper adlarındaki botanikçiler patatesi 1500’lü yıllarda Amerika kıtasından Avrupa’ya getirerek yetiştirmişlerdir.

Hocam, bu anlattıklarınız dünyanın ve tarihin gidişatını değiştirmesi ile ne gibi ilgisi var diyebilirsiniz? Şimdi sıra ona geldi.

Patates ilk olarak 1500 yılının ilk yarısında İspanya’ya oradan İtalya ve Fransa’ya geçmiştir. Ancak ilk zamanlar patates insanın yediği bir besin değildi. Sığır ve inekler için yemlik olarak ekiliyordu. Ancak İrlanda’ya ulaşan patates biraz rotasını değiştirmiştir. İrlanda’nın iklimi ve coğrafyası buğday yetiştirmeye çok elverişli ve yeterli değildi. Bu nedenle ekmek bulamayan fakir İrlandalılar, bu yemi sığırlarına yedirdiler ve kendileri de yediler. Tuzlu suda haşlandığında çok lezzetli oluyordu. Artık tüm evlerin küçücük bahçelerinde mucize yumrular yetiştirilip tüketiliyordu. Öyle ki karınları hiç doymayan İrlandalılar şişmanlamaya başlamıştı bile. Hatta 16. yüzyıl sonrasında nüfus patlaması olmuş, katlanarak 18. yüzyıla kadar sürmüştür. Ancak 1842 yılında başlayan ve yedi yıl süren İrlanda’da patates kıtlığı olarak adlandırılan bir felaket olmuştur. O yıllarda tarla ve bahçelerdeki ekili patatese bulaşan bir mantar tüm İrlanda’yı etkilemiş ve tüm mahsul çöp olmuştur. Dile kolay yedi yıl sürmüştür. Yaklaşık bir milyon insan açlıktan ölmüş ve bir o kadarı da göç etmiştir. İrlanda halkından dört kişiden biri ölmüştür.

Şimdi burada tarihin gidişatını değiştiren sonucu söylüyorum. Ama öncelikle şunu söylemem gerek. Osmanlı Sultanı Abdülmecid durumun vahametini görerek hem para yardımı ve hem gemilerle erzak yardımı yapmıştır. Ancak yanı başındaki İngiltere Kraliçesi yardım konusuna imtina etmiştir. Bu nedenle İrlandalılar İngilizlere karşı daha fazla kinlenmişlerdir. Mel Gibson’ın başrolünü oynadığı Cesur Yürek filmini izlemeyenimiz yoktur. İrlandalıların İngilizlere karşı duygularını çok iyi yansıtıyor. Yaşanan bu felaket İrlanda’nın bağımsızlığını savunanların sayısını artırmış. Halk içten içe kraliyet ailesinden nefret etmiş ve tüm bunlar İrlanda’nın bağımsızlığına giden yolu açmıştır.

Şimdi diğer bir tarih değişimine geçelim.  Evet, açlıktan kırılan İrlanda halkının bir kısmı ise yeni kıta Kuzey Amerika’nın batı sahillerine ulaşmış. Sonuç olarak bu nüfus değişimi, o günün sanayi ve siyasi tarihinin şekillenmesini sağlamış ve sonrasında günümüz ABD’nin tarihini -özellikle siyasi tarihini- şekillendirmeye devam etmiştir.

Bir başka yazımda ise buğdayın tarihi nasıl şekillendirdiğini ve değiştirdiği yazmayı planlıyorum.

Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan’ı tebrik eder, çalışmalarında başarılar dileriz.


Haberler

Tüm Haberler