İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nde Fazla Gıda Proje Müdürü Pamir Yanık’ın katılımı ile “Fazlayı Faydaya Çevirme” başlıklı söyleşi düzenlendi.
Gıda atıkları üzerine farkındalık kazandırmak amacı ile düzenlenen söyleşi, Google Meet üzerinden gerçekleştirilmiştir. Söyleşiye Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Programı (UNDP) tarafından desteklenmek üzere seçilmiş 9 girişimden biri olan “Fazla Gıda” Proje Müdürü Pamir Yanık olmuştur.
Pamir Yanık:
“30’lu yaşların başında çalışmanın sadece para kazanmak için olmadığını sorgularken; insanlığa, doğaya bir faydam dokunsun, sosyal alanlarda bir şeyler yapayım düşüncesi içerisine girmiştim. Sonra bu düşünceler içerisindeyken bir yandan başka global bir firmada çalışmaktaydım. Fazla Gıda ailesi ile bu süreçte bu düşünceler kafamı meşgul ederken tanışma fırsatım olmuştu ve dâhil olmaya karar verdim ve iyi ki de oldum! Yaptığımız işlerin bire bir insana, bire bir çevreye dokunduğunu bilmek ve aslında bu bilinçle hareket etmek umut verici.
Sadece Türkiye’de her yıl 300 milyar TL’lik tüketilebilir gıdayı çöpe atıyoruz. Her sene ihtiyaç sahiplerine yaklaşık 50-52 milyarlık nakdi yardım yapılan bir ülkede yaşarken bu miktarları çöpe attığımızı bilmek tabiri caizse zorlayıcı ve acı bir durum aslına bakarsanız. Bu datalarla karşılaştıkça gitmemiz gereken çok yol, yapmamız gereken çok şey olduğunun farkına vardım. Özellikle sosyal girişimcilik adı altında gitmemiz gereken çok yol var. Bunları gördükçe ve zaman geçtikçe de doğru yerde olduğumu görüyorum. Şimdi ise gıda israfıyla mücadelemizi 360 dereceye tamamlayacağımız bir oluşumumuz var. Gün geçtikçe daha çok şey başarıldığını görmek mutlu edici.”
Atık algısını ister istemez biz kendi algılarımız doğrultusunda tanımlıyoruz. Siz bir elmayı ısırıp çöpe attığınızda sadece o elmayı çöpe atmış olmuyorsunuz, bununla beraber o elmanın üretiminde kullanılan; suyu, enerjiyi, taşınması için harcanan süreçleri çöpe atmış oluyorsunuz ve yenisini aldığınızda bu süreç böyle devam ediyor. Dolayısıyla ilk önce tüketicinin algısının değiştirilmesi gerekiyor. Bu anlamda gıda atığı, yemeğin insan tüketimine uygun olan kısmının çöpe atılması değil, o süre zarfında harcanan emeğin, enerjinin, suyun, doğaya salınan karbon miktarının artması ve boşu boşuna doğayı olumsuz etkilememiz anlamına geliyor. Dolayısıyla gıda atığı dendiği zaman her perspektiften konuyu düşünebiliyor ve yorumlayabiliyor olmamız lazım.
“Food Recovery” olarak adlandırılan Gıda Geri Kazanım hiyerarşisine göre gıda oldukça atık da olacak, bu aslında normal bir şey. Ama ne yapabiliriz? Gıda atığını önce kaynağında azaltabilir, doğru planlama ve doğru yönetim ile oluşan gıda atığını yönetebiliriz. Aslında tüm işlerimizi dataya dayandırabilirsek takibini daha doğru yapabiliriz. Gıda Geri Kazanım hiyerarşisine göre, kaynağında atığı azaltamıyor isek hemen ihtiyaç sahiplerine bağışlanması gerekiyor. Çünkü bizim için tüketilmeyecek durumda olan ürün bir başkası için hala umut kaynağı olabilir. Eğer bunu da gerçekleştiremiyorsak ikinci bir adım var: “Yeniden Satış”. Bazı işletmeler kalite standartları bağlamında kullanılabilir ürünlerin tamamını mutfağında kullanmaz ama bir catering firması veya bir yemekhanenin bu anlamda görsel, şekilsel vb. özellikleri barındıran katı kuralları bulunmaz. Bu şekilde sağlık açısından risk teşkil etmeyen gıdaları bu adımda A firmasından alıp B firmasına yönlendirebilirsiniz. Ancak bunlar da yapılamıyorsa artık daha alt basamaktaki (hayvan barınakları hayvan yemi veya biyogaz tesisleri) seçeneklere yönlendirilmesi gerekmektedir.
Oluşan atığın %52’si ev içi atık. İşletim süreci, üretim süreci, taşınma süreci, işletmeler, gıda şirketleri bütün bunların totali %48 iken bizlerin tek başımıza tüketiciler olarak ürettiği atık tüm atık miktarının %52’sini oluşturmakta. Çok basit işlemlerle, çok basit önceliklendirme ile biraz da kültürel değişikliklerle bunu yapmak mümkün.
Her aileye tek tek ulaşmak çok zor ancak bir kişiye doğru bir şekilde ulaşıldığında o kişinin ailesini ve çevresini etkilemesi daha kolay ve önemli.
-
Planlı alışveriş gerçekleştirmek
-
Etiket okumak
-
Süpermarketlerin insanları daha fazla tüketmeye yönelik yaptığı stratejilerin bir nebze farkında olmak
-
Fifo (First In First Out-İlk Giren İlk Çıkar) kuralına dikkat etmek
gibi basit uygulamalarla herkes önce kendi evinin içinde yapması gerekenleri yaparsa çok yol kat edebiliriz.
Bunların dışında ise Pamir Yanık; Gıda bankacılığı nedir, neler yapar? Türkiye’de süreç nasıl ilerliyor? Fazla Gıda olarak ne kadar karbon salınımı engellendi, ne kadar öğün kurtarıldı gibi daha detaylı bir şekilde konuya değinerek konuşmasını sürdürmüştür.
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü olarak Pamir Yanık’a söyleşimize katılımı ve vermiş olduğu değerli bilgilerden ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Hazırlayan: Arş. Gör. Emel Çirişoğlu