Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan Kıtlık ve Kuraklık Üzerine Değerlendirmelerde Bulundu
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekan yardımcısı ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan ''a haber''e konuk oldu.
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekan yardımcısı ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan, Melih Altınok’la Sebep Sonuç programında kıtlık ve kuraklık üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan konunun çerçevesini çizmek adına öncelikle şunları belirtti:
"17. yüzyılda İngiltere’de parlamentoda bir bilim insanı, nüfus bilimcisi Thomas Robert Malthus, parlamentoya çıkıyor ve diyor ki, 100 yıl sonra insanlarımız açlıktan kırılacak ve ölecekler ve 20. yüzyıla gelmeden insan nesli tamamen tükenecektir. Ancak bu gerçekleşmiyor. Onun teorisini şu anlamda belirteyim. Bizim gıdalarımızın üretimi yani tarımsal ve hayvansal gıdaların üretimi aritmetik olarak çoğalıyor. Yani bir iken iki oluyor, üç oluyor, dört oluyor. Öyle bir üretim var. Ancak nüfus öyle değil. Nüfus geometrik artar. İkiden dörde, dörtten sekize şeklinde. Bakıldığında teorisi doğru ama gerçekleşmiyor. Gerçekleşmemesinin tek sebebi bizim tarımsal faaliyetlerimizde yeni bir paradigma değişiminin gerçekleşmesi. Bu da yeşil devrim dediğimiz, 1930’larda azotun gübreye dönüştürülmesi, arkasından bütün dünyada tarım faaliyetlerinin çok hızlı bir şekilde artması ve nüfusun patlaması. Bakıldığında şu an 10 milyara doğru gidiyoruz, nüfus patlaması var ama bu iyi bir şeydi. Günümüze kadar iyi gibi geldi ancak günümüzde problemler çıkmaya başladı."
Melih Altınok’un GDO ile ilgili sorusuna yönelik Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan su sözleri belirtti:
Kıtlığa karşılık çözüm önerileri içerisinde bilim insanlarımızdan bir grubu GDO’yu savunuyor. Ama biraz da burada problemi teşhis etmek lazım. Biz tarımsal faaliyetlerimizle yer altı sularımızı kirlettik. Karaman’da Konya’daki obrukların olması yer altı sularının çekilmesinden kaynaklı. Onun dışında baktığımızda tarımsal faaliyetlerde tarım ilaçlarının kullanılması, toprakların çoraklaşması, ormanların yakılıp yeniden tarım alanlarına çevrilmesi, hayvansal üretimlerin çok fazla olması bunların hepsi ister istemez bir kısır döngüye girdi.
Altınok’un “Kıtlık ve kuraklık hakkında yakın vadede büyük tehlike görüyor musunuz? Yoksa bu gidişat fazla mı abartılıyor?” sorusuna karşılık Doğan;
“Abartılmıyor. Ama Malthus’un o kehaneti doğruydu. Orada insanoğlu bir problemi çözücü bir şeyi buldu paradigma değişimine gitti ve problem çözüldü, geçici bir çözümdü ve şimdi yine bir ihtiyaç var bu ihtiyaç neler olabilir onları konuşmak lazım.”
Ürettiğimiz Gıdaların Hepsini Adil Olarak Dağıttığımız Takdirde Fazlaca Artıyor!
Gelişmiş ülkelere baktığımızda %30-40 civarında obeziteden dolayı sorun yaşayan bir kitle var. Onlar kardiyovasküler hastalıklar veya benzeri problemler yaşıyorlar ama diğer tarafta açlıkla mücadele eden bir kesim de var. 2020 Küresel Açlık endeksine baktığımızda Bangladeş’ten Hindistana kadar Afganistan, Sahra altı Afrika ülkelerinin hepsi şu anda problem yaşıyor. Gelişmiş ülkelere baktığımızda çok fazla tüketim var, üretim de fazla. Yani şöyle söyleyeyim biz şu anda ürettiğimiz gıdaların hepsini adil olarak dağıttığımız takdirde çok fazlamız artıyor, daha fazlası var.
Doğan sözlerine şöyle devam etti:
İklim değişikliği oluyor. Bir 50 yıldır bu çok bariz belli. Bu gıdanın üretimini etkileyecek. Azalma yönünde etkiliyor. Ama biz bunu gözlemlerken 3-4 yılda gözlemleyemiyoruz. Bir 50 yıla bakmak lazım. Onları değerlendirdiğinizde gerçekten problem var. Bu devam ederken çözüm önerileriyle ilgili neler yapılabilir diye bakmak lazım. Bir taraf GDO ile ilgili bir şeyler yapmak isteniyor. Diğer taraftan ise tarımsal faaliyetleri yeniden revize etmek isteniyor. Yani hiçbir şekilde kimyasal kullanmadan herhangi bir toprak kullanmadan üretim yapabilmek.
Organik tarım çözüm olabilir mi diye düşünüldüğünde, organik tarım lokal kalıyor, 10 milyon insanı besleyemez. GDO tarafına bakıyorum büyük bir muamma var. 20 yıl sonra bu insanlar, çocuklarımız ne olacak onu bilmiyoruz orada bir problem var. Asıl çözüm tarımı yeniden revize etmek. Dikey tarım olabilir veya benzeri tarım uygulamalarını değiştirip herhangi bir hayvan yetiştirmeden yapay et üretilebilir. Örnek verecek olursam normalde 100 birim tarımsal üretim yapıyorsak, bu 100 birim tarımsal ürünün neredeyse 65’ini sadece hayvanları beslemek için kullanıyoruz. Yani burada aslında iklim değişikliğini etkileme nedenlerinden bir tanesi bu. Karbon salınımı çok fazla, sera gazı çok fazla artıyor. Burada tarımsal faaliyetleri azaltmak adına etimizi yapay bir şekilde üretebiliriz. Bu olacak zaten. Çalışmalar bir yandan devam ediyor.
Yayını dinlemek için
tıklayınız.