Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr


 Beslenme Şeklimizi Değiştirerek Alzheimer Hastalığı Riskini Azaltabilir Miyiz?

İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF), Dekan yardımcısı ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan’ın Yemek Zevki Dergisi'nde yeni makalesi yayımlandı.
Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan’ın Yemek Zevki Dergisi’ndeki yeni makalesi “Beslenme şeklimizi değiştirerek Alzheimer hastalığı riskini azaltabilir miyiz?” başlığıyla yer aldı. Doğan, yazısında Alzheimer hastalığı ve besleme şekli arasındaki bağlantı, vitaminler ve bazı besinlerin Alzheimer üzerindeki etkisi, Akdeniz tipi beslenme şekli gibi konulara değinmiştir.

Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan;

Değerli okurlarım, tüm yapılan gayretli çalışmalara rağmen Alzheimer hastalığının tedavisinde maalesef henüz başarı sağlanamamıştır Bu nedenle Alzheimer hastalığında koruyucu yaklaşımlar çok önemli olmaktadır. Peki Alzheimer hastalığına yakalanma riskimizi nasıl azaltabiliriz? Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ile bu mümkün olabilir mi?

Sağlığın korunmasında ve geliştirilmesinde beslenme önemli bir faktördür. İnsanın yaşlanma süreci, yaşam süresi, kalitesi, beslenme ve beslenme alışkanlıklarından etkilenmektedir. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları Alzheimer hastalığı için ciddi bir risk faktörü oluşturmaktadır. Başka bir ifade ile beslenme alışkanlıklarının sağlıklı olması, Alzheimer’a karşı koruyucu etmenlerden biridir diyebiliriz.
Yapılan çalışmalarda BKİ-Beden kitle indeksi ile Alzheimer arasında bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Çok düşük veya yüksek BKİ’li bireylerin, normal BKİ’li bireylere göre Alzheimer riskine çok daha fazla sahip oldukları görülmüştür.

B grubu vitaminlerin eksikliği yaşlı bireylerde sık görülmektedir. Bu durum bilişsel işlevlerde (zihinsel süreç) azalmayla ilişkili olduğunu göstermektedir. Özellikle Folat, B6 ve B12 vitamini eksikliğinde görülen homosistein yüksekliği Alzheimer hastalığı için bir risk faktörüdür.
Besinlerle alınan E ve C vitamininin Alzheimer hastalığı riskini azalttığı bildirilmektedir. Vitaminleri takviye şeklinde almaktansa diyetle alınması daha uygun olmaktadır.

Yapılan araştırmalarda; gıdalarda lezzet verici özelliği nedeni ile çok yaygın olarak kullanılan monosodyum glutamat (MSG) düşük seviyeli bir nörotoksin olarak tanımlanmıştır. MSG aroma verici ve aroma arttırıcı olup, yemeklere katıldığında o gıdanın tadının beynimizde daha lezzetli algılanmasını sağlamaktadır. MSG merkezi sinir sisteminin hasarları sonucu Alzheimer hastalığını tetikleyebilmektedir.

Son yıllarda beyin işlevleri üzerine yapılan çalışmalarda D vitaminin önemi vurgulanmıştır. D vitaminin beyin işlevlerinde etkin rol aldığı ve bu nedenle Alzheimer hastalığı ile ilişkisi olduğu rapor edilmektedir. D vitamininin sinir nöronlarını koruyucu etkisinin olduğu ve eksikliğinde Alzheimer hastalığının gelişiminde rolü olduğu öne sürülmektedir.

“Hocam risk faktörlerinden söz ediyorsunuz. Bazı vitaminleri bu hastalıktan korunmak için öneriyorsunuz. Evet, ama önerdiğiniz bir beslenme şekli yok mu?” dediğinizi duyar gibiyim. Akdeniz beslenme şekli Alzheimer hastalığından korunmada etkili olabilir. Bu diyet, doymuş yağ yerine tekli doymamış yağ tüketimi (zeytinyağı vb.), yüksek oranda kurubaklagil tüketimi, tam tahıl ürünlerinin tüketimi, yüksek oranda meyve ve sebze tüketimi, çok olmamak koşuluyla süt ve süt ürünleri tüketimi ve et ve et ürünlerinin az tüketimi şeklinde vurgulanabilir. Akdeniz diyetinde balık tüketimi de önemlidir. Balık etinin diğer hayvan etlerine göre farkı, yağının Omega-3 içeriği bakımından oldukça zengin olmasıdır. Omega-3 yağ asitleri içeren doymamış yağlarca ve antioksidanlarca zengin olan Akdeniz beslenme şeklini uygulayan bireylerde Alzheimer hastalığı riskinin %30-40 azaldığı bildirilmiştir.

Yapılan çalışmalarda özellikle trans yağ içeriği yüksek besinleri (özellikle katı yağlı) çok fazla tüketen bireylerde Alzheimer riskinin, tüketim düzeyi düşük olan bireylere oranla daha fazla olduğu saptanmıştır. Ayrıca beslenme alışkanlıkları ile Alzheimer arasındaki ilişkinin beslenme ve kalp hastalığı arasındaki ilişki ile benzer olduğu da vurgulanmıştır.

Sonuç olarak, yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı bireylerde Alzheimer hastalığı riskini daha da artırmaktadır. Alzheimer hastalığı için belirli tanımlanmış bir beslenme önerisi olmamasına rağmen kardiyovasküler ve metabolik hastalıkların riskini azaltmaya yarayan beslenme önerileri kullanılabilir.

Dr. Öğr. Üyesi Murat Doğan’ı tebrik eder, çalışmalarında başarılar dileriz.


Haberler

Tüm Haberler