Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr

İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı (İngilizce)








 6 Şubat Depremlerinin Yıl Dönümünde Depreme Dayanıklı Bina Tasarımının Önemini Hatırlamak


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF), İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı (İng.) Bölümü Araştırma Görevlisi Mustafa Dallı, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde “depreme dayanıklı bina tasarımının önemi” hakkında görüşlerini sundu.


Araştırma Görevlisi Mustafa Dallı, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde “depreme dayanıklı bina tasarımının önemi” hakkında şu açıklamalarda bulundu;

“6 Şubat depremlerini andığımız şu günlerde, kentsel alanlardaki hızlı nüfus artışı ve şehirleşme süreci, bina tasarımında önemli bir unsur olan deprem dayanıklılığının hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Depremler, özellikle ülkemiz gibi deprem kuşağında bulunan ülkeler için sıkça karşılaşılan bir doğal felaket olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, depreme dayanıklı bina tasarımı, sadece bir mimarlık-mühendislik meselesi değil, aynı zamanda toplumların güvenliğini ve sürdürülebilir geleceklerini sağlamak için kritik bir unsurdur.

Depreme dayanıklı bina tasarımı, yapıların deprem sırasında dayanıklılığını artırarak can ve mal kaybını en aza indirme amacını taşır. Bu, mimarlık-mühendislik standartlarına uygun olarak tasarlanmış binaların, deprem etkisi altında bile ayakta kalabileceği ve sakinlerine güvenli bir sığınak sağlayabileceği anlamına gelir. Ayrıca, deprem dayanıklı bina tasarımı, acil durum müdahale ekiplerinin ve kurtarma çalışmalarının daha etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmesine olanak tanır.

Deprem dayanıklı bina tasarımının önemli bir diğer boyutu da ekonomik etkidir. Depremlerin yol açtığı yıkımlar sadece can kaybıyla sınırlı kalmaz, aynı zamanda ekonomik kayıplara da neden olur. Depremlere karşı dayanıklı binalar, şehir altyapısının daha hızlı bir şekilde yeniden inşa edilebilmesine katkıda bulunarak toplumların ekonomik direncini artırır.

Bu bağlamda, depreme dayanıklı bina tasarımı, sadece bir güvenlik önlemi değil, aynı zamanda uzun vadeli sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin bir parçası olarak da düşünülmelidir. Mühendislik ve mimarlık alanındaki ilerlemeler, depreme dayanıklı bina tasarımının daha etkili ve ekonomik hale gelmesine olanak sağlamıştır. Bu alandaki yatırımlar, toplumların gelecekteki deprem riskleri karşısında daha hazırlıklı olmalarını sağlayarak, yaşam kalitesini artırmaktadır. Sonuç olarak, depreme dayanıklı bina tasarımı, bir yatırım olarak düşünülmeli ve gelecek nesillere güvenli bir yaşam alanı sağlama amacıyla öncelikli olarak ele alınmalıdır.”

6 Şubat depremlerini andığımız bu günlerde depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı büyük bir üzüntü ile anarak, tekrar yaşanmamasını temenni ederiz.