Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr

İç Mimarlık








 Arş. Gör. Başak Lale ile Röportaj Gerçekleştirdik!


İstanbul Gelişim, Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü Arş. Gör. Başak Lale ile danışmanlığını yaptığı, 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı’na kabul edilen “Yıkıntıların "İç"İnden Geleceğe Öğretiler: 6 Şubat Depremi Arşiv Belgeleri Üzerinden İç Mimari Uygulama Fikirleri” isimli projeleri hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.


  1. Öncelikle 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı’na kabul edilen çalışmanız için sizi tebrik ediyoruz. Bizlere kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? 


Merhabalar, çok teşekkür ederim. Bu denli keyifli ve anlamlı bir proje ile kabul almak benim için büyük bir gurur. Kısaca bahsetmek gerekirse, lisans eğitimimi TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde 2018 yılında derece ile tamamladım. Aynı yıl içerisinde Hacettepe Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde Yüksek Lisans programına başladım. Bu süreç içerisinde mimarlık ve iç mimarlık tarihi, mimarlık kuramı alanlarına yoğunlaşarak, tez yazımını 2021 yılında başarı ile tamamladım. Güncel olarak, Hacettepe Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde Doktora Programı’na devam etmekte ve İstanbul Gelişim Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü’nde, Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaktayım. Ayrıca, kendimi alanımla ilişkili farklı yönlerde de geliştirmek adına tamamladığım ve 2023 yılı itibari ile çeşitli karma sergilerde yer alan mimari illüstrasyon ve fotoğraf çalışmalarım da bulunmakta.
 

  1. Kabul alan projenizin ortaya çıkış sürecinden bahsedebilir misiniz? Sizin gözünüzden önemi nedir? Kısaca açıklayabilir misiniz?


Elbette. kabul alan ve “Yıkıntıların “İç”inden Geleceğe Öğretiler: 6 Şubat Depremi Arşiv Belgeleri Üzerinden İç Mimari Uygulama Fikirleri” başlıklı proje temellerini Mayıs 2023’te, Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından gerçekleştirilen “Tasarım Eğitiminde Sıfır Atık Yaklaşımı Çalıştayı” kapsamında düzenlediğim aynı isimli atölyeden almıştır. Özellikle, neredeyse tamamı deprem bölgesi olan ülkemizde, henüz yakın geçmişte meydana gelmiş bir afete odaklanmak adeta bir “mesleğe ahde vefa” oldu benim için. Projenin sonuç verilerinin de disiplinin pratik ve teorik kısımlarına etki sağlayacağına inanıyorum. Özellikle “deprem” meselesinin çoğunlukla mimarlık/mühendislik alanlarında ele alındığını düşündüğümüzde, 6 Şubat Depremi arşiv verilerinden (mekâna dair fotoğraf, video verilerinden) kaynakla iç mekân disiplininin atması gereken adımları ele alacağımız bu proje, bir yapının strüktürel olarak depreme dayanımının yanı sıra, iç mekânının da kullanıcısının güvenliğini nasıl sağlaması gerektiğine dair öneriler verecek. 
 

  1. Bu projenin size kişisel olarak neler kattığını düşünüyorsunuz? Kariyerinizde nasıl bir etki yaratacak?


Benim çalışma alanım çoğunlukla mimarlık/iç mimarlık tarihi ve kuramı, bu derece güncel bir konuya odaklanmak ve veri analizi yapmak, kendimi ilgili disiplinin farklı alanlarında geliştirmemi sağlıyor. Bununla beraber bir önceki soruda da bahsettiğim gibi, bu projeyi bir mesleğe ahde vefa yani sorumluluk, atılması zorunlu bir adım olarak görüyorum. Bir de deprem iç mekân ilişkisinin şimdiye kadar, mobilyaların sabitlenmesi, konumlandırılması uygulamalarından öteye geçmediği düşünüldüğünde, proje çıktılarının gelecek araştırmalara da öncülük edeceğinden eminim. 
 

  1. Projenin şuan hangi aşamasındasınız ve grup olarak çalışmak, bu aşamada size nasıl bir katkı sağlıyor?


Güncel olarak çalışmanın “verilerin analizi ve rapor haline getirme” aşamasındayız. İlk aşama olan, 6 Şubat Depremi görsel verilerinin toplanması süreci bizim için çok zorlu oldu. Bu aşamada çeşitli ajanslardan, haber kanallarından, arama kurtarma birimlerinden, odalardan ve kişisel arşivlerden destek aldık. Erişebildiğimiz veriler, hatalı ve kanıksanmış iç mekân uygulamalarını ortaya sermiş oldu. Bu hatalı ve mekân içerisinde bulunan kullanıcının hayatını riske atan uygulamaları gruplandırıp, her biri için alternatif çözüm taslakları ürettik. Özellikle bu aşamalarda, bir grup olarak çalışmak, hem topladığımız arşiv verilerinin artmasını hem de bu veriler üzerinde yürüttüğümüz analiz kısmında verimli bir beyin fırtınası ortamı oluşmasını sağladı. Elbette bu durumda, çalışkan ve yaptığı işten zevk alan öğrencilerle çalışmak büyük bir avantaj… Bu projede akademik danışmaları olmaktan büyük keyif aldığım, Ayşe Dilara Demircan, Bartu Emir Kaya ve Ece Yurtsever’e teşekkür ediyorum.