Seminerde, animasyonun tarihsel gelişiminden yola çıkılarak, dijitalleşmeyle birlikte geçirdiği dönüşüm detaylı biçimde ele alındı. Geleneksel 2D ve 3D animasyon tekniklerinden üretken yapay zekâ destekli içerik üretim süreçlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede örnekler sunuldu. Dr. Kılıç, dijital animasyonun yalnızca bir estetik biçim değil, aynı zamanda pedagojik ve kültürel bir araç olarak da değerlendirilebileceğini vurguladı.
Katılımcılara belgesel animasyonlar, sanal müze uygulamaları, dijital rekonstrüksiyon projeleri ve lise düzeyine uygun eğitim amaçlı animasyonlar gibi farklı kullanım örnekleri üzerinden tarih anlatımının nasıl daha erişilebilir ve kapsayıcı hale getirilebileceği anlatıldı. Bu uygulamaların, hem akademik tarihçiliğin hem de kamusal tarih üretiminin yeni nesil teknolojilerle desteklenebileceğini ortaya koyduğu belirtildi.
Sunumun önemli bir bölümünde, üretken yapay zekâ teknolojilerinin tarih anlatımında nasıl kullanılabileceğine odaklanıldı. Karakter, kostüm ve mekân bazlı tarihsel illüstrasyonların yapay zekâ ile nasıl üretilebileceği; bu içeriklerin ders materyali, interaktif sergi tasarımı veya dijital arşiv uygulamaları gibi alanlarda nasıl destekleyici bir unsur haline getirilebileceği uygulamalı örneklerle gösterildi. Katılımcılar, anlatı gücünü artıran teknolojik araçların kullanımına dair kısa bir yapay zekâ destekli animasyon gösterimiyle semineri tamamlama fırsatı buldu.
Dr. Büşra Kılıç’ın sunumu, tarih ile dijital sanatlar arasındaki köprüyü güçlü örneklerle kurarak, özellikle genç araştırmacılara ve öğretmen adaylarına ilham verici bir perspektif sundu. Katılımcılardan gelen sorular ve katkılarla interaktif bir atmosferde ilerleyen etkinlik, dijital dönüşüm çağında tarihçiliğin nasıl yeni ifade biçimleri kazanabileceğini somut biçimde ortaya koydu.