06 Eylül 2023 Çarşamba
“Ters Akış” Video Gösterimi İçin Video Çağrısı Başladı!
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF), Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü dış paydaşlarından olan apart Sanat Derneği’nin düzenlediği “Uluslararası Kısa Film, Video ve Fotoğraf Sempozyumu’nda izleyicilerle buluşacak olan “Ters Akış” isimli video gösterimi için video çağrısı başladı.
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) tarafından desteklenen, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Emre Doğan’ın da yürütücüleri arasında yer aldığı Uluslararası Kısa Film, Video ve Fotoğraf Sempozyumu 19-21 Ekim 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Bölüm dış paydaşlarından apart Sanat Derneği’nin düzenlediği sempozyum Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
‘TERS AKIŞ’ VİDEO GÖSTERİMİ
“Uluslararası Kısa Film, Video ve Fotoğraf Sempozyumu”nda izleyicilerle buluşacak olan “Ters Akış” isimli video gösterimi için video çağrısı başladı. Küratörlüğünü video sanatçısı Tahir Ün ve görüntü yönetmeni Devrim Taban’ın yapacağı ve ‘yöntemsizlik’ konsepti temelinde açılımlanan çalışmaların izlenileceği gösterimin 19 Ekim 2023 günü başlayacak sempozyumun açılış töreninde meraklılarıyla buluşması bekleniyor. 27 Eylül 2023 tarihine kadar video kabullerine devam eden gösterime başvuru için https://forms.gle/wAHbyncRGWYg9NfD7 adresini kullanabilirsiniz.
‘TERS AKIŞ’ ÇAĞRI METNİ
Bilimde ve sanatta ‘yöntem’ her ne kadar gerekli bir ‘standartizasyon’ işlemi olarak algılansa da aynı zamanda bir tahakküm aracıdır. Bu tahakküm, çoğunlukla ‘birinci dünya’nın yeryüzünün geri kalanına uyguladığı bir dayatma gibi kendini gösterirken erk sahibinin masumane bir biçimde ‘gusto’larını ve düşünme biçimini satır arasına yerleştirmesi şeklinde de vukuu bulabilir. Bu hegemonyaya uygunluk göstermeden ortaya çıkan her türlü fikir, gelişme ve eser radikalize edilip ötekileştirilir, ‘birikim’e dahil edilmez veya en iyi ihtimalde butik bir konuma layık görülerek nötralize edilir. Kısacası ‘yöntem’ olarak tanımlanan şablon ve usüle uygun olmayan her şey, ‘uygunsuzluk’ yaftasını boynuna geçirir. Sonunda öyle bir aşama belirir ki yöntem amaca dönüşür, içeriğin bir hükmü kalmaz.
Oysa –her şeyin dışında ve ötesinde- yöntemin fetişleştirilmesi yaratıcılığa karşı yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Zira yaratıcılık, çoğu zaman (ya da bazen) kuralsız ve kontrolsüz bir üretim sürecine ihtiyaç duymaktadır. Herhangi bir sınır çizmeksizin ‘şeylerin’ yanyana getirilmesi, biçimlerin ve içeriklerin çatıştırılması, ‘alakasızlık’ların kaynaştırılması ve biçimsel mantığın yani sağduyunun askıya alınması açık dizge olan ‘yaşama’nın doğasına çok daha uygundur. Yöntemsiz bir duruşta, anlamsal ve estetik ihtimaller es geçilmez, improvizasyon ıskalanmaz, ‘amaç’ yolundan sapmadan ve fazla oyalanmadan ‘sonuç’la buluşur.