Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Önerileriniz için   İGÜMER
 Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr


 Yiyecek-içecek sektöründe hipergerçeklik teknolojileri

İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekan Yardımcısı ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim elemanlarından Doç. Dr. Murat Doğan’ın yazısı Hotel Restaurant & Hi-Tech Dergisi’nde yayımlandı. Yazı, derginin Şubat sayısında “Yiyecek-İçecek Sektöründe Hipergerçeklik Teknolojileri” başlığıyla yer aldı. İlgili yazıya ait metin aşağıda yer almaktadır.

Değerli okurlarım birkaç yazımda yiyecek-içecek sektöründe uygulanabilecek yenilikçi yaklaşımlar üzerine yazdım. Bu ayki yazımda da Türkiye’de çok fazla uygulaması olmayan, ancak dünyada çok yeni olan ve çok az uygulaması olan, hipergerçeklik teknolojilerinden söz edeceğim.

Bir süredir doktora öğrencimle Hipergerçeklik üzerine çalışıyoruz. Bilimsel çıktılarını ise yakın bir zamanda uluslararası bir kongrede bildiri olarak sunduk. Yaptığımız bilimsel çalışmalara da güvenerek, sizlere konuyu yalın bir şekilde anlatmaya çalışacağım.

Hipergerçeklik nedir?

Hipergerçeklik teknolojilerini açıklamaya geçmeden önce hipergerçeklik nedir onu açmakta fayda var. Matrix filmini izlemeyeniz yoktur diye düşünüyorum. Hatırlarsanız matrix içinde yaşayanların tümü aslında bir simülasyon içindelerdi ve bunun farkında da bile değillerdi. Matrix filmi hipergerçekliği tam olarak anlatmasa da kavramın unsurlarını görselleştirmek adına iyi bir örnek. Hipergerçeklik fenomeni ilk defa Fransız düşünür ve sosyolog Jean Baudrillard tarafından ortaya atılmıştır. Ona göre hipergerçeklik, teknolojik olarak gelişmiş postmodern toplumlarda, insan bilincinin simülasyonu gerçeklikten ayırt edememesi durumudur. Kısaca hipergerçeklik gerçek ile kopyanın farkının kalmaması halidir.

Hipergerçeklik Örnekleri

İlk olarak Lascaux(Lesko) Mağarası ve simülasyonu olan Lascaux II’den bahsetmek istiyorum. Lascaux Mağarası, Fransa'nın güneybatısında yer alan, tahmini MÖ 17.000 ila 15.000’li yıllar arası ve üst Paleolitik döneme ait 600'den fazla hayvan çizimi ve 1400 gravür içeren bir mağaradır. Mağara 1940'ta dört çocuk tarafından keşfedilmiş, 1948'de halka açılmış olup duvarlarında alglerin büyümesi üzerine 1963 yılında kapatılmıştır. Mağaranın birebir kopyası olan Lascaux II, 1983 yılında gerçek mağaranın sadece iki yüz metre uzaklığına inşa edilmiştir. Başka bir örnek ise Disneyland’tır ki, ABD’nin kültürünü minyatürleştirerek hipergerçek bir dünya oluşturmuştur.

Hipergerçeklik Teknolojileri ve Yiyecek-İçecek Sektörü

Hipergerçeklik teknolojileri günümüz insanının gerçeklik algısını kökten değiştirmeye adaydır. Sosyal medya, artırılmış gerçeklik(AR), sanal gerçeklik(VR) vb. teknolojiler bireysel deneyimlerle hayatımızın her alanına girmeye başladı. Hatta yiyecek-içecek sektörü için hipergerçeklik teknolojilerinin stratejik öneme sahip olacağını düşünmekteyim. Bu bağlamda hipergerçeklik teknolojileri işletmelere pazarda rekabet avantajı sağlama fırsatları sunabilir. İyi şekilde tasarlanmış stratejik planlama ile teknolojik yatırım ve eğitimle, hipergerçeklik teknolojileri işletmelerin inovasyonlarını güçlendirebilir ve eş zamanlı müşteri deneyimlerini derinleştirebilir. Ancak bu teknolojilerin sektördeki uygulama potansiyeli henüz anlaşılamamıştır. Buna ek olarak sektörün, hipergerçeklik teknolojilerinden yararlanabilmesi için altyapı, maliyet, kültür, gelenek vb. zorlukları aşması da önemlidir.

Baudrillard; günümüzde teknolojik gelişmelerin getirdiği imkânlar sayesinde her şeyin gerçeklikten ayırt edilemeyecek kadar simüle edilebileceğini öne sürmektedir. Konuyu yiyecek-içecek sektörü üzerinden anlamlandırmaya çalıştığımızda; simüle edilebilecek somut ve soyut şeylerle ilgili sembollerin gerçekliğin yerine geçebileceğini rahatlıkla iddia edebiliriz.

Yiyecek-İçecek Sektöründe Hipergerçeklik Teknolojilerine Örnekler

Geçmişte yiyecek-içecek mekânları yalnız yemek yenen yerlerden ibaretti. Günümüzde ise bu mekanlar statü göstergesi, saygınlık kazanma ve prestij gibi unsurları da içermektedir. Bu nedenle batıda restoranların bir kısmının adeta laboratuvara dönüşümünü izledik. Bu dönüşümü Şef Heston Blumenthal’ın restoranı Fat Duck’ta ve Şef Ferran Adria’nın 2011 yılında kapanan El Bulli restoranında gözlemleyebiliriz. Bana haklı olarak şunu sorabilirsiniz. “Dönüşüm bu yönde ise El Bulli neden kapandı?” Bana göre o yıllar bu tür yenilikler için henüz erkendi. Şef Adria’nın El Bulli’si sonraki yıllarda mutfak inovasyonu için fikir veren öncü bir vakfa dönüştü.

Yiyecek-içecek işletmelerinde atmosfer, misafir algısı ve işletme performansı açısından kritik rol oynamaktadır. Mekân tasarımı, müzik, aydınlatma ve hizmet kalitesi, yani kısacası ambiyans misafirlerde duygusal etkiler oluşturarak, satın alma kararlarını etkilemektedir. Günümüz restoranları içinde hipergerçeklik teknolojilerini kullanan işletmeler arasındaki en iyi örneklerden biri Vampir Cafe’dir.

Vampir Cafe

Vampir temasıyla fantezi dünyasına gerçeküstü bir kaçış vaat eden, Tokyo’da hizmet veren hipergerçek bir restorandır. Bu restoranın dekorasyonu temaya uygun olarak korkutucu tabutlar, kırmızı mefruşat ve siyah mobilya ile gotik bir tarzda tasarlanmıştır. Ayrıca restoranda ürkütücü müzikler eşliğinde vampir kostümlü garsonlar yemek servisi yapmaktadır.

Sublimotion Ibiza

İspanya’da sanal bir dinamik ortam sunan restorandır. Sublimotion’da artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR) ve projeksiyon haritalama teknolojisi kullanılarak sürükleyici hologramlar eşliğinde akıcı bir hikaye anlatımı ile yemekler sunulmaktadır. Böylece restoran misafirlerine yemek deneyimi ile son teknolojiyi buluşturarak, hipergerçekçi duyusal bir deneyim yaşatmaktadır. Son örneğimizi Çin’den verelim.

Paul Pairet'in Ultraviolet’i

Paul Pairet'in Ultraviolet'i Fransız şef Paul Pairet tarafından Çin’in Şanghay şehrinde açılan, tek masalı olmasına karşın üç Michelin yıldızını haketmiş bir restorandır. Restoran; video projeksiyonları, koku yayıcılar, ses efektleri ve özel aydınlatmayı da içeren çok duyulu (multi-sensory) bir teknolojiyi kullanmaktadır. Misafirlerin, sunulan yemeklerden alacağı lezzeti geliştirebilen farklı görseller ile özel bir ambiyansı eşleştirerek, onlara duyusal bir derinlik ve deneyim yaşatır. Aslında restoranda olan şey, lezzet algısını güçlendirmek için hipergerçeklik teknolojilerini kullanan, sürükleyici bir yemek yolculuğudur.

Sonuç olarak, gelecekte hipergerçeklik teknolojilerinin ve konseptlerinin bir yemeği nasıl çok duyulu, dinamik, sürükleyici ve unutulmaz bir deneyime dönüştürdüğünü izleyeceğiz gibi görünüyor.

Sağlıcakla kalın…
Doç. Dr. Murat Doğan



Haberler

Tüm Haberler