İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Grafik Tasarımı Bölümü Prof. Dr. Erol Yıldır’ının ‘Erol Yıldır’ın Atları’ adlı solo sergisi Gelişim Sanat Galerisi'nde açıldı. Sergi küratörü Prof. Dr. İsmet Çavuşoğlu, açılış konuşmasında Yıldır’ın atları ve at figürünün sanat tarihindeki yeri ve önemine değindi. Yoğun bir ilgiyle karşılaşan ‘Erol Yıldır’ın Atları’ sergisi 30 Ekim’e kadar sanat severlerin beğenisine açık olacak.

 
         Sanat tarihine baktığımızda hemen hemen her sanatçının konularında at imgesinin var olduğunu görürüz, hatta atın/atların kompozisyonlarda  belki de en fazla kullanılan imge olduğunu da belirtmek abartılı olmaz. Buna ünlü sanatçılardan Paolo Uccello’dan başlayarak Leonardo da Vinci, Theodore Gericault, Van Dyck, Peter Rubens, Rudolf Koller, Pablo Picasso v.s. gibi at ustalarından bahsedebiliriz. Türk ressamlarının da at çizimleri, özellikle Osmanlı dönemi minyatürlerinden başlayarak Fatih’in yanındaki ressam - Hasan Rıza, daha sonra Avni Arbaş, Cemal Tollu, İbrahim Çallı, Refik Epikman, Cihat Burak ve daha yenilerden Süleyman Saim Tezcan, Fevzi Karakoç’un resimeri de önemli katkılar sağlamıştır. Çağdaş sanat döneminde konular daha konseptüel olduğundan dolayı farklılaşmalar görülür, fakat yine de atlar vazgeçilmez elemanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Atlar insanın her zaman en yakınında yer almışlardır. İkinci dünya savaşına  kadar, yani savaş teknolojisinin gelişmesine kadar geçen süreçte atlarsız savaşlar yoktur. Onlar tarımda, taşıma araçlarında, at yarışlarında v.b. en fazla kullanılan ve fiziki güzellikleri ile de en fazla sevilen hayvanlardan önde gelenlerdir.

           Prof.Dr. Erol Yıldır’ın atlara olan  sevgisi çocukluk yıllarında başlar. Bu sevgi onu atların tüm hareketlerini, karakteristik özelliklerini incelemeye ve sanatında konu olarak kullanmaya itmiştir. Atların özgürlüğü ve güzel hareketleri, bazen tek, bazen  ise ikili, üçlü ve çoklu olarak sanatçının tüm yapıtlarında dinamik olarak yer almaktadır. Daha erken dönemlerinde realistik bir anlatımı seçen sanatçı son dönem çalışmalarında atlar yine kompozisyonlarda anıtsal olarak yer alırken bu sefer mekanda ve armonilerde daha serbest/ ekspresyonist davranışlar sergilediğini görmekteyiz. Günümüz sanatına uygun bir çalışma sergilemektedir. Format olarak tüm eserlerinde büyük ebatları seçmesi, atları yüceltmek, onlara karşı sevgisinin sınırsız olduğunun kanıtıdır. Erol at çizimlerini bilimsel bir çerçevede ve sistematik olarak yaparken sanat tarihinde görülen tüm at resimlerini incelemiş ve değerlendirmiş bir sanatçı olarak karşımıza kararlı eserler ile çıkmaktadır. Bazen onun üretiminde her ne kadar başkalaştırmalar  ve yoğun doğaçlamalar görülse de özünde bir bütünlük, plastik açıdan bir ifade zenginliği de söz konusudur. Erol’un resimlerinde atların bulunduğu mekanlar doğal olarak dış mekan soyutlamaları olarak değerlendirilse de, sonuçta atların kendilerini özgür ve en iyi hissettikleri mekanlardır. Armonilerinde kullanmış olduğu zıtlıklar da ifadeyi güçlendirmektedir. Resimlerinde  atlar ile birlikte insan figürünün  yer almamasına rağmen, insan ile ilişkileri arka planda tutarak, sanatçı anıtsal, güçlü ve daha etkili olacağına inandığı bir anlatımı seçmiştir.

           Netice itibarıyla onun resimlerinde doğaçlamanın esas olduğu, doğadan v e nesneden tamamen kopmayan at imgesinde kendi öznel anlatım dilini kullanarak ekspresif  ve dinamik bir betimlemenin sergilendiğini görmekteyiz. Şu ana kadar genelde istikrarlı bir şekilde at kompozisyonları çizen Prof.Dr. Erol Yıldır, günümüz Türk resim sanatında at imgesi kullanan, sanatını tamamen atlara adamış önemli bir sanatçı ve eğitimci olarak anılacaktır.

         Başarılarının devamı dilekleriyle...