Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Önerileriniz için   İGÜMER
 Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr


 “Gıda Çalışmaları: Gastronomi dünyasına farklı bir bakış”

İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekan Yardımcısı ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim elemanlarından Doç. Dr. Murat Doğan’ın yazısı Hotel Restaurant & Hi-Tech Dergisi’nin Mart sayısında yayımlandı. Yazı, dergide “Gıda Çalışmaları: Gastronomi Dünyasına Farklı Bir Bakış” başlığıyla yer aldı. İlgili yazıya ait metin aşağıda yer almaktadır.

Gıda Çalışmaları: Gastronomi Dünyasına Farklı Bir Bakış

Değerli okurlarım bu yazımda Türkiye’nin gastronomi alanında çok fazla dikkate alınmayan ve değer üretilmeyen bir disiplin olan “Gıda Çalışmaları”ndan bahsetmek istiyorum. Ancak öncelikli olarak gıda bilimini ve gıda çalışmalarıyla olan ilişkisini açıklamam gerekir.

Gıda Bilimi ve Gıda Çalışmalarına Giden Yol

Gıda bilimi, 2000’li yıllara kadar büyük ölçüde doğa bilimleri ve mühendislik disiplinleri çerçevesinde ele alınmış; gıdanın kültürel, toplumsal ve sanatsal boyutları büyük ölçüde göz ardı edilmiştir. Bu durum, gıdanın sadece biyolojik, kimyasal ve mühendislik yönüyle incelenmesine yol açarken, gıdanın toplum üzerindeki ekonomik, politik ve kültürel etkileri yeterince değerlendirilememiştir. Bununla birlikte gıda bilimi ve teknolojisinin hızla ilerlemesi, üretim ve tüketim alışkanlıklarını köklü biçimde değiştirerek beraberinde pek çok yeni soru ve sorun getirmiştir.

Gıda Çalışmalarının Ortaya Çıkışı

Sanayileşme öncesinde gıdalar, büyük ölçüde yerel düzeyde üretilir ve tüketilirdi. İnsanlar, tükettikleri besinlerin kökenini bilir ve üretim süreçlerine doğrudan dâhil olurdu. Ancak modern tarım, hayvancılık ve küreselleşen gıda tedarik zinciri ile birlikte bu doğrudan ilişki büyük ölçüde kopmuş, tüketiciler gıdanın kaynağını ve işlenme süreçlerini bilmekte zorlanır hale gelmiştir.

Gıda, günümüzde yalnızca temel bir besin kaynağı olmanın ötesine geçerek küresel bir ekonomik değer haline gelmiştir. Bu dönüşüm, sağlık, çevre, gıda güvenliği, adil erişim, sürdürülebilirlik ve etik gibi birçok karmaşık konuyu da beraberinde getirmiştir. Gıdanın üretim, dağıtım ve tüketim süreçleri, artık yalnızca ziraat ve gıda bilimlerinin değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel, ekonomik ve politik dinamiklerin de bir parçası haline gelmiştir. Bu nedenle, gıdaya dair sorunları anlamak ve çözüm üretmek için disiplinlerarası bir yaklaşımın benimsenmesinin gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Bu ihtiyaç doğrultusunda, Gıda Çalışmaları- Food Studies adı verilen yeni bir disiplin gelişmiştir. Bu disiplin, gıdayı yalnızca biyolojik veya kimyasal bir madde olarak değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel, tarihsel ve ekonomik bir olgu olarak ta ele almaktadır. Sosyal bilimler perspektifinden hareketle, gıda çalışmaları; gıda üretiminin çevresel etkilerini, gıda adaleti ve eşitsizliklerini, küresel gıda sistemlerinin işleyişini, tüketici davranışlarını ve gıdanın kültürel anlamlarını incelemektedir. Bu sayede, gıdaya dair sorunlara daha bütüncül ve kapsamlı çözümler üretilmesi hedeflenmektedir.

Gıda Çalışmalarına Örnekler

Örneğin, gıda çalışmaları; iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerini, endüstriyel gıda üretiminin sağlık ve çevre üzerindeki sonuçlarını, geleneksel gıda sistemlerinin korunmasının önemini ve küresel gıda ticaretinin yerel ekonomilere etkilerini araştırarak, sürdürülebilir ve adil bir gıda sisteminin nasıl inşa edilebileceğine dair öneriler sunmaktadır. Bu disiplin, gıdanın yalnızca bir meta değil, aynı zamanda bir yaşam kaynağı ve kültürel kimliğin bir parçası olduğunu vurgulayarak, gıdaya dair tartışmalara yeni bir derinlik kazandırmaktadır.

Gıda Çalışmaları Bir Bilim Dalı mıdır?

Gıda çalışmaları, bilim, sanat, tarih ve toplum ekseninde gıdaya dair konuların eleştirel bir bakış açısıyla incelenmesini sağlayan disiplinlerarası bir alandır. Daha açık bir ifadeyle, gıda çalışmaları; yiyeceklerin kökenlerini, üretim süreçlerini ve bu süreçlerin toplumsal kimlikler üzerindeki etkilerini anlamaya çalışan bir bilim dalıdır. Bu alanda yapılan çalışmalar, gıdanın sadece beslenme aracı olmasının ötesinde, kültürel kimliği şekillendiren, toplumsal sınıfları belirleyen ve politik kararları yönlendiren önemli bir unsur olduğunu göstermektedir.

Gıda çalışmaları, yiyeceklerin kültürel kimliklerin oluşumundaki etkisini, toplumsal sınıflar arasındaki eşitsizlikleri nasıl yansıttığını ve hatta küresel politikaları nasıl şekillendirdiğini araştırır. Örneğin, bir yemeğin tarihsel kökenleri, o bölgenin göç hareketleri, ticaret yolları ve kolonyal geçmişi hakkında ipuçları sunabilir. Aynı zamanda, gıda üretimindeki endüstriyel dönüşümler, çevresel sürdürülebilirlik sorunları ve adil ticaret gibi güncel tartışmalarla da yakından ilişkilidir.

Bu nedenle, gıda çalışmaları, gıdanın beslenme işlevinin ötesine geçerek, onun kültürel, ekonomik, politik ve ekolojik boyutlarını keşfeden kapsamlı bir perspektif sunar. Bu alandaki çalışmalar, gıdanın insanlık tarihindeki merkezi rolünü vurgularken, gelecekte daha adil ve sürdürülebilir gıda sistemleri oluşturulmasına da katkıda bulunmayı amaçlar.

Gıda Çalışmalarının İştigal Alanı

Gıda çalışmaları, disiplinlerarası bir yaklaşımla insanların ve toplumların gıdayla olan ilişkisini derinlemesine inceleyen kapsamlı bir akademik alandır. Bu alan, antropoloji, ekoloji, coğrafya, tarih, gıda bilimi, beslenme, ekonomi ve sosyoloji gibi birçok farklı bilim dalının metodolojilerini bir araya getirerek zengin ve çok boyutlu analizler sunar. Örneğin, antropoloji gıdanın kültürel ve sembolik anlamlarını incelerken, ekoloji gıda üretiminin çevresel etkilerini ele alır. Tarih, gıda tüketim alışkanlıklarının zaman içindeki dönüşümünü araştırırken, ekonomi gıda sistemlerinin küresel ve yerel dinamiklerini incelemektedir. Ancak gıda çalışmalarının nispeten yeni bir akademik alan olması nedeniyle, içeriğinin hangi konuları kapsaması gerektiği konusunda bilim insanları arasında tam bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bireylerin ve toplumların gıda ile olan ilişkisini anlamak ve analiz etmek her zaman bu alanın temel odak noktası olmuştur. Bu bağlamda, gıda çalışmalarının odaklandığı temel konular şu şekilde detaylandırılabilir.

Gıda Eşitsizlikleri, Açlık ve Kıtlık

Gıdanın adil olmayan dağıtımı, dünya genelinde ciddi eşitsizliklere neden olmaktadır. Bir yanda gıda israfı yaşanırken, diğer yanda milyonlarca insan açlık ve yetersiz beslenme ile mücadele etmektedir. Özellikle Afrika ve Güney Asya’daki kıtlık bölgeleri, bu sorunun en çarpıcı örneklerini oluşturmaktadır. Gıda erişimindeki adaletsizlik, yoksulluk, siyasi istikrarsızlık ve iklim değişikliği gibi faktörlerle daha da derinleşmektedir.

Gıda Güvenliği ve Sağlıksız Beslenme Alışkanlıkları

Gıda güvenliği, yalnızca gıdaya erişimle sınırlı değildir; aynı zamanda tüketilen gıdaların sağlıklı ve besleyici olmasını da kapsamaktadır. Fastfood kültürünün yaygınlaşması, işlenmiş gıdaların artan tüketimi ve düşük kaliteli beslenme alışkanlıkları, obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi küresel sağlık sorunlarını tetiklemektedir. Bu durum, özellikle düşük gelirli topluluklarda daha belirgin bir hal almıştır.

Gıda Biyoterörizmi ve Küresel Gıda Arz Zincirlerinin Kırılganlığı

Küresel gıda arz zincirleri, doğal afetler, pandemiler veya insan kaynaklı saldırılar gibi tehditlere karşı oldukça savunmasızdır. Gıda biyoterörizmi, gıda kaynaklarının kasıtlı olarak kontamine edilmesi veya tahrip edilmesi yoluyla toplumsal panik yaratmayı hedefleyen bir tehdittir. Bu tür riskler, gıda güvenliği politikalarının yeniden gözden geçirilmesini ve daha dirençli sistemlerin kurulmasını zorunlu kılmaktadır.

Ekonomik Küreselleşme ve Gıda Üretiminde Kendine Yeterliliğin Kaybı

Küreselleşme, ülkelerin gıda üretiminde kendine yeterliliklerini kaybetmesine neden olmuştur. Birçok ülke, temel gıda ihtiyaçlarını ithalata bağımlı hale gelmiştir. Bu durum, uluslararası ticaretteki dalgalanmalar, fiyat artışları veya tedarik zincirlerindeki aksaklıklar karşısında ülkeleri savunmasız bırakmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, bu bağımlılıktan en çok etkilenenler arasındadır.

Gıda Üretim ve Tüketim Süreçlerinin Çevresel Etkileri ve Sürdürülebilirlik Sorunları

Endüstriyel tarım ve yoğun hayvancılık, toprak erozyonu, su kirliliği, biyoçeşitlilik kaybı ve sera gazı emisyonlarının artması gibi ciddi çevresel sorunlara yol açmaktadır. Gıda üretiminin sürdürülebilir olmaması, gelecek nesillerin gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Organik tarım, dikey tarım ve alternatif protein kaynakları gibi yenilikçi çözümler, bu sorunların hafifletilmesine yönelik umut vaat etmektedir.

Bu konular, gıda çalışmalarının yalnızca gıdanın üretimi ve tüketimiyle değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik, politik ve çevresel boyutlarıyla da ilgilendiğini göstermektedir. Sürdürülebilir ve adil bir gıda sistemi oluşturmak, disiplinlerarası iş birliği ve küresel çapta etkili politikalar gerektirmektedir.

Sonuç olarak, gıda çalışmaları sadece yemek yeme pratiğini inceleyen bir alan olmanın ötesine geçerek, gıdanın kültürel, ekonomik, politik ve ekolojik boyutlarını ele alan çok yönlü bir disiplin haline gelmiştir. Küresel gıda krizleri, iklim değişikliği ve tarımsal üretimdeki dönüşümler gibi günümüzde giderek önem kazanan konular göz önüne alındığında, gıda çalışmalarının toplumlar üzerindeki etkisinin giderek daha fazla araştırılması gerektiği açıktır.

Sağlıcakla kalın…
Doç. Dr. Murat Doğan



Haberler

Tüm Haberler