Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Önerileriniz için   İGÜMER
 Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr


 3. sınıf öğrencimiz Berfu Özcan İle Erasmus+ tecrübesi üzerine röportaj gerçekleştirdik!

İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF), İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı (İng.) Programı 3. Sınıf öğrencimiz Berfu Özcan, Erasmus tecrübesine yönelik sorularımızı yanıtladı:

1. Merhaba Berfu, öncelikle hoş geldin. Erasmus programına katılmaya nasıl karar verdin ve neden Vilniaus Kolegija’yı tercih ettin?

Merhaba, Erasmus programına katılma kararım aslında yeni kültürler tanıma, farklı bir eğitim sistemi deneyimleme ve kendimi akademik ve kişisel olarak geliştirme isteğimden doğdu. Yurt dışında eğitim almak, farklı bir bakış açısı kazanmama ve uluslararası bir ortamda bulunarak dil becerilerimi geliştirmeme yardımcı olacağını düşündüğüm için bu fırsatı değerlendirmek istedim. Vilniaus Kolegija’yı tercih etme sebebim ise Litvanya’nın eğitim kalitesinin yanı sıra öğrencilere sunduğu avantajlardı. Okulun Erasmus öğrencilerine yönelik destekleyici yapısı, ders içeriklerinin benim alanımla uyumlu olması ve Vilnius’un öğrenci dostu bir şehir olması tercihimi etkileyen faktörlerden oldu. Ayrıca, Litvanya’nın konumu itibarıyla Avrupa’nın farklı yerlerini keşfetme fırsatı sunması da benim için cazip bir noktaydı.

2. Litvanya’ya ilk geldiğinde seni en çok şaşırtan veya zorlayan şey ne oldu?

Litvanya’ya ilk geldiğimde beni en çok şaşırtan şey, insanların genel olarak biraz mesafeli ve sakin olmasıydı. İlk başta bu durumu soğukluk olarak algıladım ama zamanla anladım ki aslında insanlar oldukça yardımsever ve saygılılar, sadece biraz daha az samimi bir iletişim tarzları var. Beni en çok zorlayan şey ise hava şartları oldu. Özellikle kış aylarında hava oldukça erken kararıyor ve soğuk gerçekten sert olabiliyor. Buna alışmak biraz zaman aldı. Ayrıca, Litvanca gibi tamamen yabancı bir dili duymak ve anlamaya çalışmak da ilk başlarda zorluydu, ama çoğu insanın İngilizce konuşabiliyor olması bu süreci biraz daha kolaylaştırdı.

3. Vilniaus Kolegija’daki eğitim sistemi ve ders işleyişi üniversitemiz ile kıyaslandığında nasıl farklılıklar gösteriyor?

Vilniaus Kolegija’daki eğitim sistemi, Türkiye’deki üniversite sistemine kıyasla daha uygulamalı ve öğrenci odaklı bir yapıya sahip diyebilirim. Dersler genellikle teorik bilginin yanı sıra pratik uygulamalarla destekleniyor ve grup çalışmaları, projeler ve sunumlar oldukça önemli bir yer tutuyor. Bir diğer fark, derslerin işleniş şekli. Burada akademisyenler daha rehber konumunda ve öğrencilerin kendi fikirlerini üretmesi, tartışmalara katılması teşvik ediliyor. Türkiye’de ise genellikle daha öğretmen merkezli bir eğitim anlayışı hakim ve derslerde daha fazla teorik bilgiye odaklanılıyor. Sınav sistemine bakacak olursam, Vilniaus Kolegija’da hiç sınavımız olmadı, dönem boyunca yapılan ödevler, projeler ve sunumlar değerlendirmeye dahil ediliyor. Bu sistem, öğrencilerin yıl boyunca aktif olmasını sağlıyor ve tek bir sınava bağlı kalmadan performanslarını göstermelerine olanak tanıyor. Genel olarak, burada eğitim daha esnek ve pratik odaklı olduğu için öğrencilere kendilerini geliştirme ve yaratıcı düşünme konusunda daha fazla alan tanınıyor.

4. Litvanya’daki sosyal hayat, kültürel etkinlikler ve Erasmus öğrencilerine yönelik olanaklar hakkında neler söyleyebilirsin?

Litvanya’daki sosyal hayat ve kültürel etkinlikler Erasmus öğrencileri için oldukça hareketli ve keyifli. Özellikle başkent Vilnius, hem tarihi dokusu hem de modern yapısıyla harika bir şehir. Burada müzeler, konserler, sanat galerileri ve tiyatrolar gibi birçok kültürel etkinlik bulmak mümkün. Ayrıca, şehrin Avrupa’daki diğer başkentlere kıyasla daha uygun fiyatlı olması da öğrenciler için büyük bir avantaj. Erasmus öğrencileri için düzenlenen etkinlikler oldukça fazla. ESN (Erasmus Student Network) gibi öğrenci toplulukları, oryantasyon haftaları, şehir turları, dil değişim programları, uluslararası partiler ve geziler düzenliyor. Bu etkinlikler sayesinde farklı ülkelerden gelen öğrencilerle kolayca tanışıp arkadaşlık kurma fırsatı yakalıyorsunuz. Ayrıca, Litvanya doğasıyla da öne çıkan bir ülke. Hafta sonları Trakai gibi tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü yerlere yapılan geziler veya Baltık Denizi kıyısındaki şehirleri keşfetmek Erasmus öğrencileri arasında popüler aktivitelerden biri. Genel olarak, Litvanya’da sosyal hayat oldukça dinamik ve Erasmus öğrencileri için dolu dolu bir deneyim sunuyor. Açık fikirli olup etkinliklere katıldığınızda hem unutulmaz anılar biriktiriyor hem de farklı kültürlerden insanlarla güçlü bağlar kurabiliyorsunuz.

5. Bu süreçte edindiğin keyifli bir deneyim veya unutamadığın bir anın var mı?

Erasmus’ta kurulan arkadaşlıkların ne kadar hızlı ve derin olduğunu en iyi hissettiğim anlardan biri, Finlandiya gezimizde yaşadığım unutulmaz bir deneyimdi. Bir grup Erasmus arkadaşıyla Helsinki’ye gitmeye karar verdik ve orada geleneksel bir Fin saunasını denemek istedik. Hepimiz sıcak saunanın içinde otururken, yerel halkın yaptığı gibi buz gibi suya atlamamız gerektiğini söylediler. İlk başta biraz tereddüt ettik ama birbirimizi cesaretlendirerek tek tek kendimizi o dondurucu suya bıraktık. Soğuk suyun şok etkisini hissettikten sonra tekrar saunaya girip vücudumuzun ısınmasını bekledik. Bu döngüyü birkaç kez tekrarladık ve sonunda hepimiz kendimizi inanılmaz enerjik ve canlı hissediyorduk. Bu deneyim sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da çok özeldi. O an, farklı ülkelerden gelen insanlarla sadece birkaç ay önce tanışmış olmama rağmen, sanki yıllardır arkadaşmışız gibi hissettim. Erasmus’un en büyülü yanı da bu aslında: İnsanların birbirine açık olması, yeniliklere birlikte cesaret etmesi ve paylaşılan anların dostlukları inanılmaz güçlü hale getirmesi. O gece hepimiz kahkahalar atarak, bu çılgın deneyimi unutamayacağımızı söyledik ve gerçekten de öyle oldu.

6. Erasmus programına katılmayı düşünen öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin?

Erasmus’a katılmayı düşünen öğrencilere en büyük tavsiyem, kendinizi tamamen bu deneyime açmanız. Yeni bir ülkeye gitmek, farklı bir kültür içinde yaşamak ve hiç tanımadığınız insanlarla arkadaşlık kurmak başta biraz göz korkutucu gelebilir, ama aslında Erasmus’un en güzel yanı da bu bilinmezlik. Öncelikle, hiçbir önyargıyla gitmemek çok önemli. Gittiğiniz ülkenin yaşam tarzı, yemekleri, sosyal dinamikleri sizin alışık olduklarınızdan tamamen farklı olabilir ama bu farklılıklara ne kadar açık olursanız, o kadar çok şey öğrenirsiniz. Zamanla, hiç tahmin etmediğiniz şeylerden keyif almaya başlayabilir ve kendinizi bambaşka bir bakış açısına sahip olarak bulabilirsiniz. Sosyal olmak da Erasmus’un en büyük parçalarından biri. İlk günlerden itibaren insanlarla iletişime geçmeye çalışın, tanışmaktan çekinmeyin ve etkinliklere katılın. Kimse kimseyi tanımadığı için herkes yeni arkadaşlıklar kurmaya çok açık oluyor. Kendi ülkelerinden bir grupla takılanlar genelde en büyük fırsatları kaçırıyor çünkü Erasmus’un büyüsü, farklı kültürlerden insanlarla vakit geçirip dünyaya daha geniş bir perspektiften bakmayı öğrenmek. Bir de, spontane olmaya hazır olun. Erasmus boyunca her an birileri yeni bir plan yapabilir: bir hafta sonu gezisi, son dakika bir etkinlik ya da tamamen plansız gelişen bir gece. Genelde en güzel anılar, bu plansız anlardan çıkıyor. “Hayır” demek yerine, kendinizi o akışa bırakın. Son olarak, bu sürecin çok hızlı geçtiğini unutmayın. Başta uzun gibi görünse de zaman su gibi akıp gidiyor. O yüzden, her anın tadını çıkarın, mümkün olduğunca çok keşfedin, bol bol insan tanıyın ve kendinizi hiç düşünmeden bu maceraya bırakın. Erasmus gerçekten hayatınızı değiştirebilecek bir deneyim ve ona ne kadar açık olursanız, o kadar unutulmaz hale geliyor.

Öğrencimiz Berfu Özcan’a teşekkür eder, kariyerinde başarılar dileriz...



Haberler

Tüm Haberler