Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr

Radyo Televizyon ve Sinema








 Arş. Gör. Eda Çekemci’den Yeni Yayın


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF), Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü araştırma görevlisi Eda Çekemci’nin makalesi SineFilozofi Dergisi özel sayısında yayınlandı.


Sinema ve felsefe alanları arasında disiplinlerarası yapıyı ortaya çıkarma amacıyla 2016 yılından beri yayın hayatına devam eden ve TR Dizin tarafından dizinlenen SineFilozofi Dergisinin özel sayısı Eylül ayında yayınlandı. IV. Uluslararası Sinema ve Felsefe Sempozyumu’nda sunulan ve makale olarak hazırlanarak gönderilen çalışmalar içerisinden yayına kabul edilen makaleler arasında, filmleri sosyoloji, felsefe, psikoloji gibi disiplinlerden yararlanarak çözümlemenin daha geniş bir söylem analizi alanı yarattığını savunan ve sinemanın disiplinlerarası bir sanat olduğunu düşünen Arş. Gör. Eda Çekemci’nin makalesi de yer aldı.

Derrida ve Freud’un Gözünden Filme Bakış

Daha önce tez çalışmasında ve sunduğu bildirilerde sosyoloji ve felsefe disiplinlerinden yararlanan Çekemci, “Tekinsiz Bir Hayaletin Musallat Oluşu: Gelincik (Benli, 2020)” başlıklı makalesinde, Jacques Derrida’nın musallatbilim ve hayalet teorilerinden ve Sigmund Freud’un tekinsizlik duygusunu ele aldığı unheimlich makalesinden yararlanarak Orçun Benli’nin yönetmenliğini yaptığı 2020 yapımı Gelincik filmini ele almıştır. Film, şehirden uzakta bir orman evinde yaşamaya başlayan eski polis Ayhan’ın ormanda karşılaştığı Karadayı ile kurduğu ilişkiye odaklanır ve Ayhan’ın geçmişiyle yüzleşmesini aktarır.

Ayhan ve Karadayı karakterleri üzerinden ben – öteki ilişkisi üzerinde duran Arş. Gör. Eda Çekemci, Jacques Derrida’nın kişilerin kendi benliklerini kabul etme süreçlerinde ötekiyle kurduğu ilişkinin önemini işaret edişini vurgulamış, bu sürece kişinin doğrudan yabancı/başka bir öteki ile kurduğu ilişkinin değil aynı zamanda kendi tanıdık/iç ötekileriyle de kurduğu ilişkilerin belirleyici olduğunu savunmuştur. Musallatbilim teorisi ve tekinsizlik duygusunun tanıdık olanla kurduğu ilişki üzerinde durmuş, hayaletlerin kendilerini kabul ettirene dek kişiye musallat olduklarını ve bu esnada tekinsiz bir atmosfer yarattıklarını ifade etmiştir. Tekinsizlik atmosferinin filmde hangi biçimsel tercihlerle sağlandığını bulgulamıştır. Musallatbilim anlatısının filmde hem biçim hem içerik olarak ne şekilde sunulduğuna bakarak yönetmenin tercihlerini yorumlamıştır.

Arş. Gör. Eda Çekemci’nin “Tekinsiz Bir Hayaletin Musallat Oluşu: Gelincik (Benli, 2020)” başlıklı makalesini okumak için tıklayınız

Arş. Gör. Eda Çekemci’yi çalışması için tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.