19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında Müze Gezileri
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gününü, Sanat ve Tasarım Tarihi dersi kapsamında Milli Saraylar Resim Müzesi ile Sakıp Sabancı Müzesine yaptığımız gezilerle renklendirdik.
İlk Durağımız Milli Saraylar Resim Müzesi
Dolmabahçe Sarayı’nın “Veliaht Dairesi” bölümünün bir kısmının müzeye dönüştürüldüğü sergi alanı oldukça etkileyiciydi. Müze sadece eserleriyle değil tarihi yapısıyla da ziyaretçilerde keyifli ve bilgilendirici bir izlenim bırakıyor. Yapının özellikle dış cepheleri ve tavan süslemeleri 19. yüzyıl Batılılaşma devri Osmanlı mimarisinin Barok ve Rokoko etkili imaj dünyasını yansıtıyor. Yine Batılılaşma dönemi sanat kültürüne uygun bir şekilde devasa boyutlara varan tablo koleksiyonu bizlere sunuluyor. Eserler genel itibariyle 19. yüzyıl İstanbul ve yabancı ressamların klasik figüratif tarzındaki temaları konu ediniyor. Bununla birlikte müzede, Avrupa’dan satın alınarak getirilen tablolar ve Cumhuriyet dönemi ressamlarının yer aldığı koleksiyonlar da bulunuyor.
Öğrencilerimizin izlenimleri ve yorumlarıyla müzeyi adım adım gezdik. Her ne kadar 19. yüzyıl Avrupa resim kültüründe yeni bir çığıra doğru giden Empresyonist, Post –Empresyonist ve Ekspresyonist üslupları burada pek göremesek de romantik, realist ve oryantalist resimler üzerinde uzun süre etüt yaptık. Örneğin saray ressamı Fausto Zonaro’nun gerçekçiliği yanında ışığı neredeyse hiperrealist üslupla kullandığını konuştuk. Yine Rus Romantik Ressam İvan Konstaninoviç Ayvazovski’nin resimlerinde romantizm akımının özelliklerini okumaya çalıştık. Rönesans’ın ünlü ressamlarından Veronese’nin atölyesinde yapılmış Osmanlı sultanlarının portrelerini inceleme fırsatı bulduk. Osmanlı hanedanından Şehzade Ressam Abdülmecid Efendi’nin, Osman Hamdi Bey’in eserlerinde çağı yakalama başarılarını hayranlıkla izledik.
İkinci Durağımız Sakıp Sabancı Müzesi David Hockney Sergisi
Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkarak Beşiktaş’a yürürken bellekte bir kesit yaparak Mimar Sinan Camisi’nin avlusunda 16. yüzyıla uzandık. Kısa bir izlenimle biz de artık bu 16. yüzyıl yapısının belleğine dahil olduk. Ardından sahil yolundan Sakıp Sabancı Müzesine yol aldık. Etkileyici bir bahçe, manzara ve konutla karşılaştık. 1925 yılında inşa edilen konut, 1951 yılında Sabancı ailesi tarafından kullanılmaya başlanmış. 2002 yılında da modern eklentileriyle müzeye dönüştürülüp içindeki koleksiyonlar ve eşyalarla birlikte ziyarete açılmış.
İlk önce konutu gezdik. Klasik mobilyalardan İran halılarına kadar dolu dolu bir hayatın hatırasını inceledik. Hat ve eski kitap koleksiyonlarındaki estetik değerler üzerine konuştuk. Üst kata çıkan merdivenlerde Fausto Zonaro’nun harika bir eseriyle karşılaştık. Şahsi koleksiyonlardan sonra galeri katlarına indik ve ilk önce bir Milli Saraylar Resim Müzesi’nde tanıdığımız Abdülmecid Efendi’nin çalışmalarını konu alan “Şehzade'nin Sıra Dışı Dünyası: Abdülmecid Efendi” sergisinde sanatçının çalışmalarını detaylıca gördük.
“Pop Art” bir yıl boyunca süren Sanat ve Tasarım Tarihi dersimizin son dersiydi. Yine bu akımın önemli isimlerinden David Hockney’in buradaki “David Hockney: Baharın Gelişi, Normandiya, 2020” sergisi deneyimi dersimizin bir ön etkinliği halini aldı. Önce Pop Art konusunda bilgilendirme yaparak sergiyi gezmeye başladık. Sanatçıya ait videoları izledikten sonra eserleri deneyimledik. Hockney’in bu sergisi sanatçının Ipad üzerinde yaptığı resimlerden oluşuyordu. Dijital sanat ve bunun estetik değeri üzerine izlenimlerimizi birbirimizle paylaştık.