Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim geçmişiniz ve akademik kariyer yolculuğunuz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Lisans eğitimimi Gastronomi ve Mutfak Sanatları alanında tamamladım. Bu süreçte yalnızca uygulamalı becerilerle değil, aynı zamanda gastronomi biliminin tarihsel, kültürel ve sosyal boyutlarıyla da ilgilenmeye başladım. Lisans sürecinde edindiğim bu çok boyutlu bakış açısı, akademik kariyere yönelmemin temel motivasyonlarından birini oluşturdu. 2016 yılında aynı anabilim dalında yüksek lisans eğitimime başladım. Bu dönemde özellikle gastronomi eğitiminde sürdürülebilir mutfak uygulamaları üzerine yoğunlaştım. 2020 yılında ise Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı’nda doktora programına başladım. Yoğun ve disiplinli bir akademik yolculuk sonunda, 2025 yılı Mayıs ayında doktora eğitimimi tamamlayarak “Doktor” unvanını almaya hak kazandım.
Akademiye yönelme kararınız nasıl şekillendi? Bu süreci biraz daha ayrıntılı anlatabilir misiniz?
Gastronomi alanında lisans eğitimime devam ederken, bu disiplinin yalnızca sektörel uygulamalarla sınırlı kalmayacak kadar derinlikli olduğunu fark ettim. Alana olan ilgim yalnızca bir mutfak çalışanı olmakla sınırlı kalmadı; bunun ötesine geçerek, alanı akademik düzeyde inceleme, öğretme ve araştırma yapma arzusu taşımaya başladım. Bu farkındalık beni akademik kariyer yapmaya yöneltti. Lisans eğitiminin son yıllarında akademik kariyer için gerekli sınavlara hazırlanmaya başladım. Mezuniyetimin ardından sektörde edindiğim deneyim de bu kararımı pekiştirdi. Ardından Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimime başladım. 2018 yılında ise İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olarak akademik kariyerime başladım. O tarihten bu yana hem öğretim faaliyetleri hem de akademik araştırmalarla mesleki gelişimimi sürdürmekteyim. Akademiye olan ilgim, gastronomi alanına duyduğum tutkuyla iç içe geçmiş durumda; bu da beni sürekli yenilik arayışına, çok disiplinli çalışmalara ve öğrencilere katkı sunmaya yöneltiyor.
Doktora sürecinizi tamamladınız, tebrik ederiz. Doktora sürecinizin nasıl geçtiğini ve tez çalışmanızın içeriğini bizimle paylaşır mısınız?
Öncelikle teşekkür ederim. Doktora süreci, her akademisyen için olduğu gibi benim için de hem zihinsel hem de fiziksel olarak oldukça yoğun bir dönemdi. Türkiye’de gastronomi alanında doktora programlarının sınırlı sayıda üniversitede ve genellikle şehir dışında olması, sürecin bazı dönemlerinin daha yoğun geçmesine neden oldu. Ancak bu zorluklara rağmen oldukça verimli bir süreç geçirdim.
Ders döneminde gastronomi disiplininin kavramsal temelleri, dünya mutfakları, sürdürülebilir gastronomi, nitel ve nicel araştırma yöntemleri, destinasyon pazarlamasında gastronomi turizmi üzerine yoğunlaştım. Doktora yeterlik sınavı, tez önerisi ve tez izleme süreçleri gibi her bir aşama, akademik becerilerimin gelişimine önemli katkılar sağladı. Danışmanım Doç. Dr. Ebru Güneren’in rehberliğinde yürüttüğüm tez çalışmamda, gastronomi deneyimi, gastronomi ilgilenimi ve destinasyon markalaşması kavramları arasındaki ilişkileri yapısal eşitlik modellemesi yöntemiyle analiz ettim.
Tezimin özgün katkısı, İstanbul mutfağının kültürel ve deneyimsel boyutlarıyla markalaşma sürecine nasıl katkı sağladığını ortaya koymasıdır. İstanbul gibi çok katmanlı bir gastronomik mirasa sahip bir kentin, gastronomi kenti olarak destinasyonu markalaşma çalışmalarındaki yeri ve destinasyon markası olarak nasıl algılandığına dair bulgularım, hem akademik literatüre hem de kent temelli gastronomi politikalarına önemli katkılar sunabilecek niteliktedir.
Son olarak, hem gastronomi bölümü öğrencilerine hem de bu bölümü tercih etmeyi düşünen adaylara yönelik tavsiyelerinizi alabilir miyiz?
Gastronomi ve Mutfak Sanatları disiplini, yalnızca uygulamalı mutfak eğitiminden ibaret değildir. Kültürel çalışmalar, gıda tarihi, sürdürülebilirlik, sağlık ve turizm gibi birçok disiplini kapsayan çok boyutlu bir alanı ifade eder. Bu nedenle öğrencilere ilk tavsiyem, kendilerini yalnızca mutfakta değil, aynı zamanda entelektüel ve kültürel donanım açısından da geliştirmeleridir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak öğrencilerimizin mesleki ve akademik gelişimlerini destekleyen uygulama mutfaklarımız, sektörel iş birliklerimiz, müfredat yapımız ve düzenlediğimiz etkinliklerle kapsamlı bir eğitim sunuyoruz. İstanbul’un gastronomi açısından zengin bir şehir olması da öğrencilerimiz için büyük bir fırsattır. Bu avantajları iyi değerlendirmelerini, staj ve uygulama olanaklarını etkin biçimde kullanmalarını önemle tavsiye ederim.