Cansever-Bayhan, tezinde çağdaş toplumlarda bireyin öznel deneyimlerinin, özellikle de mutluluk arzusunun, nasıl neoliberal iktidar teknikleriyle iç içe geçerek yönetimsellik biçimlerine dönüştüğünü sorguladı. Pozitif psikolojinin yaygınlaştırdığı “mutluluk söylemi”, çalışmada yalnızca bireysel bir iyi oluş hâli değil; aynı zamanda bireyin kendini sürekli iyi, üretken ve pozitif göstermek zorunda hissettiği bir normatif düzeneğin parçası olarak analiz edildi.
Tezin merkezinde, bireyin “mutluluk gibi öznel bir deneyimin öznesi hâline gelmesi” suretiyle neoliberal yönetimsellik biçimleri tarafından doğrudan değil, dolaylı biçimde nasıl yönlendirildiği yer alıyor. Cansever-Bayhan, bu durumu Michel Foucault’nun yönetimsellik kavramı çerçevesinde değerlendirerek, bireylerin dışsal denetim olmaksızın kendi kendilerini nasıl disipline ettiklerini ortaya koyuyor. Bu süreç, “yönetmeden yönetilme” olarak tanımlanıyor.
Yeni Medya, Yeni Disiplin Alanı
Araştırmada yeni medya platformları, mutluluk söyleminin dolaşıma girdiği ve yeniden üretildiği temel mecralar olarak ele alınıyor. Sosyal medya aracılığıyla bireyler, mutlu, başarılı, üretken ve estetik bir yaşam imgesi sunmaya teşvik ediliyor. Böylece mutluluk, yalnızca bir içsel hâl değil; bir yatırım nesnesi olarak standardize edilen, optimize edilen bir tür beşeri sermaye olarak karşımıza çıkıyor.
Jüri Üyeleri ve Akademik Katkı
Tez danışmanlığını İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nilnur Taçdagüneş’in yürüttüğü çalışmanın savunma jürisinde Prof. Dr. Ece Karadoğan Doruk, Prof. Dr. Gürdal Ülger, Doç. Dr. Özge Uğurlu Akbaş ve Doç. Dr. Betül Önay Doğan yer aldı. Jüri üyeleri, çalışmanın teorik derinliği, disiplinlerarası yaklaşımı ve güncel medya okumasına katkısı nedeniyle tezi oybirliğiyle başarılı buldu.
Disiplinlerarası Özgün Katkı
Dr. Ayten Bengisu Cansever-Bayhan’ın çalışması, halkla ilişkiler, medya çalışmaları, psikoloji ve yönetimsellik kuramlarını bir araya getiren özgün bir perspektif sunuyor. Tez, bireyin duygularının ve öznel deneyimlerinin iktidar teknikleriyle nasıl şekillendirildiğine dair medya ortamında yürütülmüş öncü akademik araştırmalardan biri olarak dikkat çekiyor.