Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr

İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı








 Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp ile Akademik Hayatı İle İlgili Röportaj Gerçekleştirildi


İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Güzin Ilıcak Aydınalp İle Akademik Hayatı, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı görevine başlama süreci ve pandemi ile ilgili sorularımızı yanıtladı.


Değerli Hocam,
 
 Başarı hikayenizle başlayalım dilerseniz... Sizi kısaca tanıyalım ve akademisyen olmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
 
- Eskişehir Anadolu Lisesi’nden 1995 yılında mezun oldum ve o sene İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazandım…  1999 yılında bitirdikten sonra aslında hemen İstanbul Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Nükhet Güz hocam “Gel araştırma görevlisi olarak hemen başla dedi”, bense o günlerde o dönemin çok popüler haber programı Arena Programı’nda çalışma şansı yakalamıştım ve açıkçası televizyon dünyasını da çok merak ediyordum ve orada çalışmaya başladım. Tabi çok yoğun ve çok meşakkatli bir işti, gecesi gündüzü yoktu ve çok stresliydi… Bu yüzden bu dönemde hem çalıştım hem de Galatasaray Üniversitesi'nde Pazarlama ve Lojistik Yönetimi üzerine bir yüksek lisans yaptım. Açıkçası diplomayı aldığım gün, eski dekanım Kültür Üniversitesi’ne geçmişti hemen yine onun yanına gittim ve şansıma o gün araştırma görevlisi kadro ilanına çıkıyorlardı, bende hemen başvurdum ve Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İletişim Sanatları Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladım. Bu dönemde ikinci yüksek lisansımı bu üniversitede tamamladım. 2010 yılında Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nden doktor ünvanını, 2015 yılında ise halkla ilişkiler alanında doçent ünvanını aldım, bu yılın ekim ayında ise Profesör olmaya hak kazandım…  “İmaj yönetimi”, “marka yönetimi”, “kurumsal sosyal sorumluluk”, “Kriz iletişimi” konusunda kitaplar hazırladım ve kendi alanımla ilgili olarak Amerika’da, İtalya’da, Fransa’da, Kıbrıs’ta çok çeşitli konferanslara katıldım...  2015 yılından beri İstanbul Gelişim Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nde Bölüm Başkanlığı görevini sürdürüyorum ayrıca Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Uygulamaları ve Araştırmaları Merkez Müdürü olarak da görev yaptım. Son olarak Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı ise çok yeni olarak tebliğ edildi bana…

1
 
“Başarı hikayem deyince aslında en büyük şansım kendi alanımın en iyi hocaları ile çalışma şansını yakalamış olmamdı”
 
Başarılı hayat hikayenizdeki dönüm noktaları nelerdir?
 
- Başarı hikayem deyince aslında en büyük şansım kendi alanımın en iyi hocaları ile çalışma şansını yakalamış olmamdı. Prof. Dr. Nükhet Güz inanılmaz entelektüel bir kadındı ondan çok yönlü olma gerekliliğini öğrendim. Doktora tez hocam Prof. Dr. Filiz Balta Peltekoğlu idi, o akademik yönümü geliştirdi, Prof. Mesut İktu hocam ise inanılmaz sistematik ve iş konusunda titiz bir yöneticiydi, ondan da yönetim süreçlerini öğrenmeye çalıştım. Kısacası başarılı olmayı öğrettiler bana, bir de tabi sevdiğim bir alanda olmam da çok büyük bir şanstı. Diğer taraftan ise sevdiğim dostlarım, hobilerim ve ailemden de bu süreçte hiç ödün vermedim. Kısacası hepsini dengede tutmaya çalıştım… Bu dengede işlerimi Filiz Balta Peltekoğlu kolaylaştırdı…
 
“Şu ana kadar hizmet eden tüm dekan hocalar bu fakültenin gelişmesine katkıda bulunmuşlar. Ben de elimden geldiğince “görünürlüğü” daha fazla olan bir fakülte olması için uğraşacağı.”
 
Yeni görevinizle ilgili hedefleriniz, gerçekleştirmek istediğiniz projeler nelerdir?

- Şansıma bir kere aile gibi bir fakültede görev almaya başladım. Kendi içinde birbirine yardım eden ve işten kaçmayan, sorumluluk sahibi akademisyenler işimi kolaylaştırıyor. Şu ana kadar hizmet eden tüm dekan hocalar bu fakültenin gelişmesine katkıda bulunmuşlar. Ben de elimden geldiğince “görünürlüğü” daha fazla olan bir fakülte olması için uğraşacağım. Ayrıca sosyal sorumluluk projeleri ve etkinliklerle dış paydaşlarımızı da daha fazla etkileme gayretinde olmayı planlıyorum.
 
Bir sosyal bilimci olarak sanatçı akademisyenlerin ağırlıkta olduğu bir fakültenin idareciliği teklifi sizde ilk önce nasıl bir fikir uyandırdı?

- Açıkçası rektör hocam bu konuyu bana ilk söylediğinde ufak çapta bir şok yaşadım, çünkü çok büyük sorumluluktu… Hemen ilk düşündüğüm umarım iyi işler yaparım ve idareciliğin büyüsüne de kendimi kaptırmam oldu. Sürekli kendi kendime “Allah utandırmasın” diyordum, çünkü bir yandan da görev yükünün de artacağının bilincindeydim. Tabi idari görevler aslında “emanet” görevler, bu yüzden de insanın pusulasını kaybetmemesi gerekli. Diğer taraftan da doçentliğime kadar Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde çalıştığım için aslında bildiğim bir yapı. Ayrıca zaten sanat düşkünü biri olduğum için açıkçası burada olmaktan çok heyecanlıyım ve çok mutlu oldum. Çünkü sevdiğim ve ilgi duyduğum bir alan, bu yüzden benim için büyük bir şans.
 
Pandemi süreci birçok sektörde köklü değişimlere yol açtı. Bu anlamda eğitim ve öğretim sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz, sizce akademisyenleri ve öğrencileri neler bekliyor?

- Pandemi süreci her şeyin daha da hızlanmasına neden oldu. Web tabanlı teknolojiler hayatımızın vaz geçilmezi oldu ve kısa süre içinde online eğitimi de öğrendik. Eğitim sektörü de evriliyor, tüm dünya olarak yeniliklere ayak uyduruyoruz. Hatta ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. Pandemi sonrasında da bence online eğitimin bir kısım nimetlerinden faydalanılmaya devam edilecek. Webinarlar, online konferanslar, online projeler, online atölyeler her şeyi kolaylaştırdı ve daha fazla katılımın olmasını daha az maliyetle daha çok iş yapılmasını sağladı. Tabii ki bu tür kolaylıklar kullanılmaya devam edilecektir diye düşünüyorum. Ayrıca bu dönem yapay zekâ teknolojilerine daha çok yatırım yapılmasına ve bu tür algoritmaların daha yoğun bir biçimde kullanılmasına da katkı sağladı. Bu da gelecekte farklı öğrenme modellerinin de hayatımıza gireceğine işaret ediyor.
 2
 
“Bu dönemi eksikleri kapamak, yeni şeyler öğrenmek ve kendinize zaman ayırmak için bir şans olarak değerlendirin ve her anın kıymetini bilin. Çünkü yaşadığınız an bir daha asla geri gelmiyor…”
 
Son olarak, Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerine bu süreçte önerileriniz neler olur?

- Aşı çalışmaları sayesinde en kısa zamanda normal hayatımıza yakında dönülmesi planlanıyor. Bu yüzden de biraz daha sabır bekliyoruz öğrencilerimizden. Bu dönemi eksikleri kapamak, yeni şeyler öğrenmek ve kendinize zaman ayırmak için bir şans olarak değerlendirin ve her anın kıymetini bilin. Çünkü yaşadığınız an bir daha asla geri gelmiyor...
 

Katkılarınız için teşekkür ederiz.
Saygılarımızla.