Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr

Gastronomi ve Mutfak Sanatları








 Arş. Gör. Emel Çirişoğlu Milliyet’e Röportaj Verdi!


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF), Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğretim elemanı Arş. Gör. Emel Çirişoğlu Milliyet’e "Gazoz"un Türkiye’nin kültürel hafızasındaki yerini anlattı.


Nostaljik bir içecek olarak hafızalarda yer edinen gazoz, Türkiye’nin her bölgesinde başka tat ve kokularla yaşamaya devam ediyor. İzmir’de Münire, İstanbul’da Sevda Gazozcusu da bu kültürü yaşatan yerlerden.  İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF), Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Arş. Gör. Emel Çirişoğlu, gazozun Türkiye'nin kültürel hafızasındaki yerini anlatırken, Mahmut Saklı da 120 çeşit gazozu bir araya toplama hikâyesini aktardı.

Gazoz, Osmanlı topraklarına ilk kez 1890'lı yıllarda ithal bir içecek olan giriş yapmıştır. Zamanla şerbet gibi geleneksel içeceklerin yerini alan ve oldukça sevilen gazoz, yıllar içerisinde sadece bir içecek olarak kalmamış,  aynı zamanda kendi kültürünü de oluşturarak hafızalarda nostaljik bir içecek ve eski çocukluk dönemlerinin anısı olarak yer etmiştir. Türkiye'de gazoz fabrikası kurarak gazoz üreten ilk isim Aleksandra Mısırlıoğlu olmuştur. Mısırlıoğlu, Fransa’dan gazozun üretim hakkını ve gazoz yapma makinesini satın alarak Karaköy’deki fabrikada 'Mısırlıoğlu' markası ile 1908 yılında üretime başlamıştır. Bu üretimleri zamanla başka markalar takip etmiş, ülkenin her yerinde farklı markalarla şehir gazozları üretilmeye başlamış ve gazoz üretimi çeşitlenmiştir.

İlk zamanlar seyyar arabalarda bardaklara doldurularak veya cam şişelerde satışı yapılan gazozun, satışların iyi gitmesi ve bununla birlikte markanın tanınmasıyla tamamen şişeli üretimlere geçiş yapılmıştır. Başlangıçta sade olarak üretilen gazoz sonrasında her şehirde farklı lezzet ve aromalarda, tadı ve kokusu kendine has özelliklerde ortaya çıkmıştır. Gazozlara benzersiz lezzetleri veren bu farklılıklar ise yapımında kullanılan bölgeye özgü su, meyve aromaları ve koku gibi özellikler olmuştur.

Cumhuriyet döneminden itibaren gazoz üretiminin artış gösterdiğini, 1960'lı yıllara gelindiğinde ise Türkiye’de oldukça fazla gazoz üreticisi bulunduğunun bilgisini veren İstanbul Gelişim Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Arş. Gör. Emel Çirişoğlu, “60’lı yıllardan 80’li yıllara kadar devam eden gazoz kültürünün 80’li yıllardan sonra tüketim kapasitesinin daraldığını ve gazoz kültürünün etkisini yitirdiğini söyleyebilirim. Küresel sermayeler karşısında güçsüz kalan yerel firmalar, zamanla daha az hatırlanır hale gelmiş ve sayıları azalmıştır. Şimdilerde ise İstanbul’da Sevda Gazozcusu, İzmir’de Münire gibi gazoz dükkanları nostaljik geleneği yaşatmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye'de geleneksel kültürün bir parçası haline gelen gazozun, günlük hayatın hemen her alanında kendine yer bulduğunu ve kendi değerini oluşturduğunu söyleyen Emel Çirişoğlu, "Yazlık sinemalarda tahta sandalyelerde leblebi eşliğinde içilen gazozlar, gazoz kapağı biriktirme, gazoz kapağından oynanan sayısız oyunlar, sokak satıcılarının sokak aralarında, sahillerde gazoz satışı yapması, gazoz kapaklarının azlığına veya çokluğuna göre verilen değerler, hamam kültürünün vazgeçilmezi olması, çay bahçelerinde ve kahvehanelerde içilmesi bir dönem insanının hafızasında yer bulan anılar" sözleriyle gazoz kültürüyle büyüyenleri geçmişte yolculuğa çıkardı.

Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.