Güzel Sanatlar Fakültesi - gsf@gelisim.edu.tr

Radyo Televizyon ve Sinema








 Arş. Gör. Eda Çekemci, 3. Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi’nde Bildiri Sunumunu Gerçekleştirdi


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Arş. Gör. Eda Çekemci, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi’nde (ICAY), “Yeni Türk Sineması ve Distopik Tekinsizlik: Yol Kenarı” başlıklı bildiri sunumunu gerçekleştirdi.


İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Arş. Gör. Eda Çekemci, bu yıl 11-12 Kasım 2021 tarihlerinde, üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi’nde (ICAY) “Yeni Türk Sineması ve Distopik Tekinsizlik: Yol Kenarı” başlıklı bildiri sunumunu gerçekleştirdi.

Sinema ve Distopya temasıyla yola çıkan sempozyumda, ütopya ve distopya anlatılarının sinemada dünden bugüne geçirdiği dönüşüm, günümüzde distopik anlatıların sinemadaki yansımaları gibi konuların yanı sıra dünya ve Türk sinemasından distopya örneklerinin ele alındığı birçok sunum gerçekleştirildi. Arş. Gör. Eda Çekemci, Türk Sineması örneklerinin incelendiği oturumda, “Yeni Türk Sineması ve Distopik Tekinsizlik: Yol Kenarı” başlıklı sunumuyla, Tayfun Pirselimoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı, 2017 yapımı Yol Kenarı filmi üzerine incelemelerde bulundu.

Yeni Türk Sineması anlatısı ve distopya anlatıları arasında kavramsal benzerlikler olduğu iddiasıyla yola çıktığı sunumda Arş. Gör. Eda Çekemci, Sigmund Freud’un 1919 yılında yayınladığı “Tekinsizlik (Unheimlich)” makalesinden yararlanarak, tekinsizlik hissiyatının her iki anlatının kesişim noktasında olduğunu ifade etmiştir. Sinemada karanlık, puslu ve tedirgin edici bir görsel dil ile karşılık bulan distopya anlatılarının bir örneği olarak Yol Kenarı filmini ele almış, filmde yer alan kıyamet anlatısının distopik bir zeminde sunulduğunu belirtmiştir. Felaket senaryoları ve eskatolojik sonların aktarıldığı distopik anlatılarda, tekinsizlik hissiyatının ana öge olduğunu, şüphe ve bilinmezlik korkusunun temel alındığını vurgulamıştır.

Bireyi odağına alan bir anlatı yapısına sahip olan Yeni Türk Sineması’nda tekrarlayan aidiyetsizlik, yabancılaşma, kimliksizlik, iletişimsizlik, huzursuzluk, tekinsizlik gibi ögelerin Yol Kenarı filmi anlatısında da karşılık bulduğunu ifade etmiştir ve örnek sahnelerle açıklamıştır. Distopya anlatılarının da benzer kavramsal yapı üzerine kurulduğunu, sadece olumsuz bir gelecek tahayyülü aktarmadıklarını, çoğu zaman bilinen ve tanıdık olan bir senaryodan söz ettiklerini ifade etmiştir. Bilinen ve tanıdık olanı aktarabilmek için alegorik bir anlatım yöntemi olarak distopik anlatılara yönelim olabileceğini iddia etmiştir.

Arş. Gör. Eda ÇEKEMCİ'yi çalışması için tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.